Türkiye’nin Ekonomi Kurtuluş Savaşı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Bu görevde olduğum sürece faiz ve enflasyonla mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim. Bu konuda nas ortada. Nas ortadayken sana, bana ne oluyor?" sözleriyle başlatılmış oldu.
Erdoğan son konuşmalarında ısrarla, üretim, yatırım, istihdam ve ihracat odaklı bir ekonomik sistemin kurulmasına işaret ediyor.
Şüphesiz Erdoğan bu sözlerinde samimidir ve şüphesiz Erdoğan bu yolda geri adım atmayacaktır.
Ve fakat…
Biz bu faiz ile savaşı yani Türkiye Ekonomi Kurtuluş Savaşını paçasını batılı hayat tarzına kaptırmış insanlarla mı yürüteceğiz?
En nihayetinde faizle mücadele bir Hilal-Haçlı savaşına doğru mevzilenmeyecek mi?
Faizle mücadele bir dünya görüşünün emrinde ve antiemperyalist cepheden yürütülemezse nasıl başarılı olacak?
Ekonomik mücadeleyi ahlaki temeller üzerine oturtmadıkça bu işin olamayacağını, ekonomik kurtuluşun şartlarının Milli Kurtuluş hamlesinde mündemiç olduğunu idrak etmek gerekmez mi?
Haydi diyelim ki, faiz ile mücadele başarılı oldu, ekonomik olarak kurtulduk;
Bu kurtarılan ülke, bu kurtarılan insanlar; kelimesinin tam manasıyla millet olabilme ülküsü şartlarını kuşanmadıkça ve bunu idrak edemedikçe, hakiki ve uzun vadeli bir kurtuluş mümkün olabilecek mi?
Batı ile göbek bağımızı gözümüzü kırpmadan kesmediğimiz, insanımız kovboy kafasıyla yaşamaya devam ettiği, faizle mücadeleyi diğer İslami naslarla tahkim etmediğimiz ve faizin bütün şubelerine savaş açmadığımız müddetçe başarılı olabilecek bir ekonomik mücadele sonrasında Çinli gibi kalkıp Amerikalı gibi yaşamaya devam mı edeceğiz?
Milli bağımsızlık olamadan, ekonomik bağımsızlık mümkün olamaz.
Kültürel bağımsızlık olmadan, milli bağımsızlık olamaz.
Bağımsız ve milli bir eğitim anlayışı olmadan da kültürel bağımsızlık olamaz.
İslam’ın insanlığın huzur ve refahı için ortaya koyduğu teklifler sadece faizin men edilmesinden ibaret değildir ve şüphesiz İslam’ın emir ve yasakları insanlığın kurtuluşu içindir.
İslam hukuku, sosyal düzeni sağlamak, dünya işlerini düzene koymak için şu beş temel esası zaruri kılmıştır:
Din, akıl, nefis, nesil ve malın muhafazası ve emniyeti.
İlk şart Allah’a (cc) ve O’nun Peygamberinin (sav) bildirdiklerine iman etmek,
Devamında, aklın ve düşünme melekelerinin korunması ve geliştirilmesi,
İslam, neslin devamına azami ölçüde ehemmiyet vererek neslin fesadına sebep olacak her türlü fiiliyatı men etmiştir.
Bedene ve vücut bütünlüğüne yönelik fiilleri engelleyerek sarhoşluk verecek bütün uyuşturucu maddeleri yasaklamıştır.
Malın korunmasını adaletin temeli saymış, başkasının hakkına tecavüzü yasaklamış, helal kazanç şartıyla başta faiz olmak üzere bütün haksız kazanç yollarını kapatmıştır.
Zekâtı farz kılmış, infakı tavsiye etmiştir.
Görüldü üzere, Ekonomi Kurtuluş Savaşı, sadece Ekonomi Kurtuluş Savaşı değildir!
İktisatçıların, hukukçuların, eğitimcilerin ve sosyal bilimcilerin bu meseleler üzerine kafa yormalarının, fikir ve proje üretmelerinin zamanı gelmemişse,
Sosyal veyahut kültürel veyahut ekonomik, herhangi bir kurtuluştan bahsedebilmenin vakti de gelmemiş demektir.