Kurban Bayramı’nda Türkiye’de ve Arap sokağında gündemde olan konulardan biri de Suudi Arabistan’ın hac vizesi olmadan kaçak yollarla Mekke’ye girip hac yapmak isteyenleri gözaltına almasıydı.

Konu din, siyaset, ekonomi, sağlık, güvenlik ve organizasyon boyutlarıyla tartışma konusu oldu.

Suudi Arabistan resmî uleması kaçak yollarla hac yapanların “günahkâr” olacakları yönünde fetva verirken Suudi Arabistan yönetimine muhalif bazı alimler ise haccın kabul şartları arasında “vize almak” gibi bir şartın olmadığını belirterek kaçak yollarla yapılan hacca cevaz verdi.

Diğer bir ifadeyle fetvanın siyasallaşmasının çarpıcı bir örneği daha tezahür etti.

Hac vizesi almadan kaçak yollarla hac yapanların ibadetlerinin kabul olup olmadığını ancak Allah bilir.

Fakat hac organizasyonu kim tarafından yapılırsa yapılsın, hac vizelerinin belirli kotalarla verilmesi ve kaçak yollarla hac yapmak isteyenlere engel olunması zorunluluk.

Geçmişte ramazan ayında umreye gidip hacca kadar Mekke’de beklemek ve hacdan hemen sonra Türkiye’ye dönmek özellikle Konyalılar arasında oldukça yaygındı.

Söz konusu hacı adaylarının kaldıkları evler Suudi Arabistan tarafından bilinir ancak göz yumulurdu.

Çünkü Türkiye’den gidenlerden tek bir kişi bile hacdan sonra Suudi Arabistan’da kaçak olarak kalmaya çalışmaz, herkes ülkesine dönerdi.

Aslına bakarsanız tavsiye edilecek bir şey de değildi.

Mekke’de hac vaktinin gelmesini beklerken bunalıp birbirleriyle ya da şirket görevlileriyle kavga eden ve haccı “Bitse de gitsek” psikolojisiyle tamamlayan çok insan oluyordu.

Hac organizasyonunu daha düzenli ve temiz yapmak isteyen Suudi Arabistan son yıllarda kaçak yollarla hac yapılmasına izin vermemeye başladı.

“Yaklaşık 2 milyon insanın içinde birkaç bin vizesiz kişinin ne zararı olur?” diye düşünenler çıkabilir.

Ancak kaçak yollardan Mekke’ye girmeye ve hac yapmaya çalışanlara acıyıp son anda müsamaha gösterilmesi bir sonraki yıl daha çok kişinin benzer şekilde hac yapmak istemesine yol açıyor.

İnsanlar “Nasılsa izin verirler ve bir şekilde Arafat’a ulaşırız” düşüncesiyle hac vizesi dışındaki çeşitli vizelerle Suudi Arabistan’a ulaşıp hacca gitmenin yollarını arıyorlar.

Suudi Arabistan hac vizesini sadece ülke dışından gelenlere değil, kendi vatandaşlarına ve ülkede ikamet eden yabancılara da uyguluyor.

Onlar da beş yılda bir ve yine bir hac şirketinin organizasyonuyla hacca gidebiliyorlar.

Suudi Arabistan’ın nüfusu ülkede ikamet eden yabancılarla birlikte 37 milyondan fazla.

Kara ve deniz yoluyla ulaşımın kolay olduğu komşu Körfez ülkelerini, Irak’ı, Mısır’ı, Sudan’ı ve Yemen’i vesaire de ekleyince devasa bir nüfus ortaya çıkıyor.

Suudi Arabistan’da ve komşularında yaşayanlar arasında her yıl arabasına binip hacca gitmek isteyen çok sayıda insan var.

Hac vizesi olmayanların da hac yapmalarına izin verilirse muazzam bir kalabalık ve aşırı izdiham oluşur.

Kaçak yollarla hac yapmak isteyenlerin gözaltına alınması konusunda hiç ilgisi yokken Diyanet’in suçlanması ülkemizin en önemli kurumlarından birini yıpratmaya yönelik aşağılık bir iftira.

Suudi Arabistan’ın vizesiz hacı adaylarını ve yerlerini tespit için herhangi bir yabancı kurumun şikâyetine ya da iş birliğine ihtiyacı olmadığı kesin.