Baştan şunu söyleyelim. Mesele İhsan Şenocak’ın şahsı değil. Son dönemde ehli Sünnet’e, Sünnet’e, Hadis’e yönelik yapılan saldırılar, oluşturulmak istenen algı operasyonları malum. İhsan Şenocak’a neyin cezası kesiliyor? Allah’ın ayet ve emirlerini dile getirme cezası mı? Son dönemde tepkiye sebep olan, İhsan Şenocak’ın dile getirdikleri, İhsan Şenocak’ın fikirleri değil, Allah’ın ayetleri ve emirleridir. Kızacaksanız İhsan Şenocak’a değil, Allah’a (haşa) kızın! Hiper laik kesimin tepkileri mi Diyanet’i bu karara sevk etti? Zekeriya Beyaz’ın itikadı mı ölçü alındı ya da dikkate değer görüldü? Bu güruhun ameli ile hareket edilecekse halimiz nice olur? Diyanet’in bu tasarrufu, Diyanet’i, Nişantaşı, Cihangir muhitini memnun etme kurumu hüviyetine kavuşturur. Bu büyük bir tehlikedir. Kaldı ki bu güruhu memnun etmek olası değildir. Yarın başka kelle ve ödünler isterler.
“Şu anda birçok insanlar çıktı, türedi. Bu türedi tipler sünneti ciddi manâda tartışır hale geldiler. Bu tartışmaların özellikle ülkemizde yapılması, bizler için ciddi mânâda bir üzüntü sebebidir. Şunu açık, net söylemek zorundayım. Hoca olmak, ahkâm kesmek yetkisini kimseye vermiyor ve dolayısıyla Sevgili Peygamberimizin sünnetini tartışma yetkisini de onlara vermiyor. Bu tartışmaları açmak, aslında bir neslin ifsadı anlamınadır. Ve bu nesli ifsat etme hakkını da kimse onlara vermemiştir. Kendileri de böyle bir tarzla siyasetin içerisine giremezler, girerlerse bedelini onlar da ağır öderler.” Bu sözler Cumhurbaşkanımız Erdoğan tarafından sarf edildi. Bu konuşmanın üzerinden daha birkaç gün geçmesine rağmen Ehli Sünnet savunucusu Şenocak’ın görevden alınması (Ki Şenocak ve talebeleri, 15 Temmuz’da meydana ilk çıkıp FETÖye karşı direnen kişidir) bir meydan okumadır, değilse bile öyle algılanır. Diyanet’teki bu meydan okumayı yapanlar kimler ise ortaya çıkarılmalı.
Bir diğer tehlike de toptancı bakış meselesi. FETÖ’yü emsal göstererek bütün Ehli Sünnet hareketleri aynı teraziye koyup aynı gözle bakarsanız, zaten zokayı yutmuşsunuz demektir. Batı(l) dünyasının nihai hedefi tam da buydu. Yaptığı operasyonlarla toplumumuzun zihninde FETÖ üzerinden toptancı yaklaşımlar oluşturup ehli Sünnet omurgaya darbe vurmak. FETÖ, mikro düzeyde Türkiye’de, makro ölçekte İslâm âleminin tümünde, İslâm’ı rayından çıkarmak, Müslümanların bile İslâm’ı sorgulamasını sağlama projesiydi. Devlet nezdinde (onca organına, kılcal damarlarına sızmasına rağmen) başarılı olamadı fakat bir ölçüde toplum zihnini sabote etmeyi başardı. Ehli Sünnet hareketler Anadolu’nun mayasıdır, özüdür. Ehli Sünnet hareketlerin zarar görmesi, Anadolu’nun zarar görmesi demektir.
Ilımlı yaltaklık!
Birkaç gün önce Suudi “Prens”in topa girerek dillendirdiği “Ilımlı İslam” da bir FETÖ tezidir (zira “Ilımlı İslam, dinler arası diyalog” FETÖ üzerinden yürürlüğe sokulan bir projedir) ve kaynağı Batı(l) dünyasıdır. İslam’ın temel esaslarını tartışır hale getirmek, İslam’dan bir nev’i Protestanlık üretme girişimidir. Birçok Ortadoğu ülkesinde olduğu gibi Batı(l) dünyasının atadığı kukla idareciler vasıtasıyla direktiflerle yönetilen Suudi, bu operasyonla Batı(l) dünyasına yaranma, şirin görünme çabasındadır.
Ya geçmişinize ya da aynaya bakın!
Diktatör arıyorsan, İstiklal Mahkemeleri’ne, Zorunlu İskân Kanunu’na vs. bak! Diktatör dediğin, aleyhine konuşanı darağacında sallandırır(dı)! Diktatör arıyorsan, Zilan’a, Dersim’e, İskilipli Atıf Hoca’ya, Rize’de şapka takılmadığı için maruz kalınan barbarlığa bak! Diktatör arıyorsan, Musollini İtalya’sıyla selamlaşanlara, Hitler Almanya’sıyla dirsek temasında olanlara, dönemin gazete manşetlerine bak! O da kesmezse CHP’nin tek parti dönemine, açık oy, gizli tasnif seçimlere bak, aradığın tam da orada, hem de en laikinden!
Ressam Bob, “Şuraya da her gün hakaret ettikleri birine ‘diktatör’ diyen bir mahluk türü çizelim” demiş midir?!