İsrail’in ateşkes anlaşmasıyla verdiği sözleri yerine getirmemesi üzerine İzzeddin el-Kassam Tugayları esir takasını askıya almıştı.
Anlaşmanın bir parçası olan insani protokole İsrail’in uyacağına ve protokolde belirtilen tür ve miktarda yardımın Gazze Şeridi’ne gireceğine dair arabulucuların verdiği güvence üzerine esir takasının altıncı turu önceki gün gerçekleşti.
Gazze Şeridi’nde tutulan üç İsraillinin serbest bırakılmasına karşılık çoğu savaş sırasında gözaltına alınan Filistinli 369 esir daha özgürlüğe kavuştu.
ABD Başkanı Donald Trump, Hamas’a İsrailli esirlerin tamamını serbest bırakması için cumartesi günü saat 12’ye kadar süre verdiğini ve sürenin sonunda İsrail’in alacağı kararı destekleyeceklerini açıklamıştı.
Sürenin bitiminde İsrail güvenlik ve istihbarat birimleri ateşkes anlaşmasının ilk aşamasının devam etmesi ve Gazze Şeridi’ndeki diğer esirlerin de serbest bırakılmasının sağlanması tavsiyesinde bulundu.
Bu arada, Mısırlı bir kaynağın “Hamas, ateşkes anlaşmasının üç aşamasına da bağlı kalacağını ve önümüzdeki aşamada Gazze Şeridi’nin yönetimine ortak olmayacağını bildirdi.” dediği medyaya yansıdı.
Reuters da bir önceki gün Suudi Arabistan’ın Mısır, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) birlikte Trump’ın tehcir planına alternatif bir plan hazırlığında olduğunu, Gazze Şeridi’nin yeniden imarı için Körfez ülkeleri öncülüğünde bir fon oluşturulmasını ve Hamas’ın yönetimi bırakmasını önereceğini duyurmuştu.
Hamas’ın “yönetimi bırakacağına dair taahhütte bulunduğu” iddiası hareket tarafından teyit edilmiş değil.
Fakat Hamas daha önce de Gazze Şeridi’nin yönetimini “teknokratlardan oluşacak bağımsız bir komiteye” devretmeye hazır olduğunu açıklamıştı.
Gazze Şeridi’nde kimin koltuğa oturacağı değil, direniş silahının ne olacağı önemli.
İsrail ve ABD, yeniden imar bahanesiyle Gazze Şeridi’ndeki direnişe son verme ve Hamas’ın silahsızlandırılmasını sağlama peşinde.
Gazze Şeridi’nin Filistin Yönetimi’ne teslim edilmesini öneren Arap ülkelerinin direniş silahını korumayı hedefledikleri de söylenemez.
Hamas, Gazze Şeridi’ni yönettiği süre içerisinde kendine bağlı güvenlik ve istihbarat teşkilatları oluşturdu.
Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin Yönetimi o teşkilatlar dağıtılıp güvenlik ve istihbarat da kendi adamlarına verilmedikçe Gazze Şeridi’nin yönetimini teslim almayı reddediyor.
Güvenlik ve istihbarat birimleri Abbas’ın emrine verilirse ne olacağı belli.
Gazze Şeridi de Batı Şeria gibi yönetilecek; İsrail’le güvenlik koordinasyonu yapılacak ve direnişçilerin peşine düşülecek.
“Sadece devletin elinde silah olmalı” bahanesiyle direniş gruplarının elindeki silah alınmaya çalışılacak.
Hamas başta olmak üzere Gazze Şeridi’nde faaliyet gösteren direniş gruplarının bunu kabul etmeleri mümkün değil.
Nitekim Hamas liderlerinden Üsame Hamdan, Doha’da katıldığı bir panelde, “İsrail’in yerine geçmeye çalışan olursa ona da işgal güçlerine olduğu gibi karşı koyacaklarını” ifade etti.
Ancak bunu yapmak -işgale karşı direnişi Filistinliler arası savaşa dönüştüreceği için- o kadar kolay değil.
İsrailli esirlerin tesliminden sonra Trump’ın ve Netanyahu’nun planlarına karşı koyabilmek için Arap ülkelerinin desteğine ihtiyaç olduğu da unutulmamalı.