Devlet dediğimiz yapı aslında teknik bir organizmadır. Ona duygusallık yükleyerek tanımı bütünün mükemmelliği haline getirirseniz birçok hayal kırıklığını da birlikte yaşarsınız. Aynı zamanda bu devleti kutsallaştırmaya kadar gider. Devleti yönetenler açısından, yani iktidar açısından da bu böyledir. Yine bu teknik yapının “dava” dediğimiz ideallerin hepsini temsil etmesini bekliyorsanız, ideolojik “ötekini” yok sayan bir sistem modeline doğru yola çıktınız demektir.

Bunları geçtiğimiz süreçlerde kendine paye verilmediği düşüncesiyle haksızlığa uğradığını düşünen arkadaşlar için yazıyorum. Siyasi iktidarı “dava” ile ilişkilendirdiğinizde eleştirecek çok şey bulursunuz. Oysa iktidar size altında çalışabileceğiniz bir şemsiye görevi yapmaktadır. Bugünkü dünya da ülkemizi küresel yapının bir parçası olmaktan çıkaramazsınız. Dünya sistemi içinde bir oyuncu olacaksanız kuralları sadece sizin koymanız mümkün değildir. Ya da önce çok güçlü olmalısınız.

Merkezde yer alan kitle partileri aslında kendi içinde bir çeşit koalisyondur. Bu ya iktidar iddianızdan vazgeçeceksiniz ya da koalisyon içinde yer alan diğer fikirlere de temsiliyetleri kadar paye vereceksiniz anlamına gelir. Bu realitelerin ışığında şunu da söyleyebiliriz: İktidar ve insan ilişkisi arasında her zaman “vefa” kavramını merkeze koyamazsınız. Siyaset bazen kendi çocuklarını yer. Bu bizi zaman zaman üzse de yola devam etmek zorundayız. Bardağın dolu tarafında olmalıyız.

Dava insanları ise karınca yuvalarında bireysel beklentilerinden vazgeçmiş olarak sürekli çalışacaklardır. İktidara düşen ise bu yuvalara basmamak ve onları korumaya çalışmaktır.

“Bu şiir Rahmetli arkadaşımız Erol Battal’a ithaf edilmiştir.”

Akşamın kırmızısı

İşveyle dolaşıyordu sakallarında

Sigara dumanının ardından

İmanlı ve devrimci

Bakışların gülümsüyordu

İhanet dolaşıyordu çay kaşıklarının şıkırtısında

Sanki Kurtuba bizi dinliyordu

Utanarak sorduk birbirimize

Nasılsın diye

İyiyiz dedik,

Şükrettik

Ankara utandı

Şimdi kırlangıçlar dönüyor İzmir’e

İstanbullu bir ikindiden

Yeni çocuklar beceremiyor tespih çekmeyi

Kurşun askerler gibi düşüyoruz mevziden

Sen iki kaşının ortasından vurulacak

Delikanlı adamdın

Gittin

Halk tipi hastalığa yakalandın

Helal olsun diye gözyaşımla bağırıyorum

Bizi de alnımızdan vuracak cesur kimse yok biliyorum