Sadece Selahaddin Demirtaş değil, Figen Yüksekdağ ve İdris Baluken de devletin koruması altında…

Biraz geriye gidelim.

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Edelman, kimden aldığı malum bir işaretle; “Türkiye bir iç savaşa doğru gidiyor” dedi. Bir diplomatın bu sözüyle verdiği mesaj şudur: “ABD, Türkiye’de bir iç savaş istiyor. Bunun zeminini hazırlıyor. Bu plan için çalışıyor.”

Edelman’ın “Elçiye zeval olmaz” tatlı/sert uyarısını devleti yönetenler, yönetmeye talip olanlar ve yönetilmesine engel olmak isteyenlerin hepsi doğru anladı.

Devleti yöneten Cumhurbaşkanı bu “tatlı/sert” mesaja; “Milli seferberlik ilanı” ile beklemedikleri bir cevap verdi. CNN Türk’te “böyle bir yetkisi yok” programları bu şoktan dolayı yapıldı. Siyasette ve devlet yönetiminde halkın gücünü sürekli yanına alan Erdoğan, “iç savaş” senaryosuna karşı da halkı 15 Temmuz’u savuşturduğu gibi birlikte savuşturmaya çağırdı.

Devleti yönetmeye talip olan Bahçeli, Anayasa değişikliğine verdiği sürpriz destek, terörle mücadele ve Suriye’de sınır ötesinde yapılan harekâta verdiği açık çekle, ABD’nin restini gördüğünü ve “Mevzu vatansa gerisi teferruattır” diyerek; ülkeyi yönetenlerin yanında durduğunu gördük.

Devletin yönetilmesine engel olmaya kendini adamış CHP lideri de mesajı anlamıştı. Kılıçdaroğlu’nun mesajı aldığını ve kaos durumunda nerede duracağını yaptığı açıklamalardan anlamak hiç de zor olmadı.

“Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz” cümlesi Kılıçdaroğlu’nun, yapılan plan çerçevesinde kendisine biçilen role kendini ne denli kaptırdığını gösteriyordu. Geri sayım hızlanınca Kılıçdaroğlu, heyecanlanmış ve bir başarısızlıkta ortada kalmamak için yeni bir açıklama yaptı. “Halk başkanlık hayaline ‘dur’ derse, kan ve gözyaşı durur” diyen Kılıçdaroğlu, aklınca Cumhurbaşkanı’na meydan okuyor.

Dikkat ederseniz “iç savaş ve kaos” isteyen de, buna karşı direnenler de “halkın gücünü yanında görmek istiyor.” Belirleyici gücün halk desteği olduğunu dost da düşman da biliyor. Darbede halkı hesaba katmayanlar, şimdi planlarını halkın üzerinden kuruyor.

ABD’nin planladığı, yerli işbirlikçilerinin de iştahla sarıldığı planda üzerinde hesap yapılan bir parti ve bir taban daha var.

HDP…

Demirtaş ve Yüksekdağ…

ABD’nin üzerinde hesap yaptığı, güvendiği asıl dinamikler. PKK’nın iplerini elinde tutan “stratejik müttefikimiz”, işin silah ve silahlı eleman ihtiyacını zaten kontrol ediyor. Şimdi sıra HDP’nin seçmenini kontrol etmek ve yönetmekte.

“Kaos ve iç savaş” senaryosunun en hazır ve kullanışlı kesimi PKK’nın dağ ve HDP’nin seçmen kadrosu. Bunların bir projede buluşması isteniyor. “Çukur ve hendek” projesiyle dağ kadrosu, “seçmen kadrosu” ile buluşmak için şehirlere indi. Ancak seçmenin hemen hepsi bu buluşmayı elinin tersiyle geri çevirdi.

Şimdi duygusal bir buluşma ayarlanmak isteniyor. Halkı dağ kadrosu ile buluşmaya ikna edecek bir duygusal icraat arayışı var. Bu duygusal buluşma için en uygun aktör Öcalan. Devletin elinde olması O’nu ulaşılmaz kılıyor ve plan sahiplerini alternatif isimlere yönlendiriyor.

İstanbul’da polise, Kayseri’de askere yönelik hain saldırılarda halkın sinir uçlarına narkozsuz operasyon yapıldı. Batı ve HDP seçmeni için önemli olan Demirtaş ve Yüksekdağ gibi siyasi aktörlere yönelik bir suikast düzenlenmesi halinde de diğer sinir uçlarına benzin dökülecekti.

Devletin, Demirtaş ve Yüksekdağ’ı içinde bulundukları provokatif ve plan sahipleriyle iç içe geçmiş ilişkiler içinde koruması mümkün değildi. Rus Büyükelçi’ye yapılan saldırının bir benzerinin yaşanmaması için Demirtaş ve Yüksekdağ devlet koruması altına alındılar. Tutuklanmaları, tutuklu kalıp kalmamaları konusunda kim haklı kim haksız bir yana; bu tutuklamalar Demirtaş, Yüksekdağ, HDP ve seçmenleri ile Türkiye’nin hayrına olmuştur. Yeni durum karşısında “Stratejik müttefikimizin” heybesinden nasıl bir turp çıkaracağını ise merakla bekleyeceğiz.

Devlet elini çabuk tutarak büyük bir provokasyonu engellemiştir. Türkiye’de istihbarat ne iş yapıyor diyenlere bu tutuklamayı örnek verebilirsiniz…

Zaman bir taraftan “Muhtaç olduğun güç damarlarındaki asil kanda mevcuttur”, diğer taraftan “serhildan” gazına gelmeden; “Muhtaç olduğumuz güç birlik ve beraberliktir” gerçeği ile ülkemizin yanında durmaktır…