Bir adam düşünün ki dâvâsı Hakk…

Gönlü ummanlar misâli berrak…

Hak ve hakikat aşığı bir safiyet…

Ümmet için diler her an afiyet…

Evet, ömrünü Rabbin rızasına adamış gönül adamlarının halidir bu.

O adam ki, bu maksatla koştururken asla yorulmaz.

Bu hizmetine ise asla doymaz.

Hedefi büyüktür daima.

Rabbinin rızasını kazanmak…  

Doyumsuzca bir koşudur bu.

Zira Salihlerin özelliği budur:

“Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler, kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.” (3 Âl-i İmrân 114)

Hayatını bu eşsiz dâvâya vakfedenler ebediyyen unutulmazlar. Yüce Allah (c.c.) onları gökyüzünde meleklerin yanında anarken, yeryüzünde ise mü’minlerin kalplerinde yer alırlar. Zira bu sevgi bizzat onların kalplerine konulmuştur. Yarın cennet âleminde de bu gerçek aynen devam edecektir.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrâil’e:

“Allah filanı seviyor, onu sen de sev!” diye emreder. Cebrâil de o kulu sever, sonra gök halkına:

– Allah filanı gerçekten seviyor; onu siz de seviniz, diye hitap eder.

Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra da yeryüzündekilerin gönlünde o kimseye karşı bir sevgi uyanır.” (Buhârî, Bedü’l–halk 6, Edeb 41, Tevhîd 33; Müslim, Birr 157)

Onlar Hakk’ın rızasından başka bir rıza asla düşünmezler.

Zira onların dâvâsı Hakk’tır.

Gönülleri O’nun sevdasıyla doludur.

Gözlerinin yaşları O’nun için akar.

Bir sevda ki gönüllerini daim yakar…

Gönlü bu mana ile yananlara selâm olsun!

Onlar ki; ebedi hayatın birer kandilleridir. Tıpkı bu dünyada olduğu gibi. Yüce Allah onların hatırına dünyayı ayakta tutar.

Onlar ki; gönül gözleriyle Hakk’ın tecelliyatını görürler ve o mana ile kullara hak ve hakikat incileri saçarlar.

Onlar ki; Kur’an ve Sünnet nurundan nurlanarak, Allah’ın kullarına ilim ve hikmet sunarlar.

Onlar ki; bir sevgi halesi olur, kulların etrafını sararlar. Onlarla hemhal olanlar, Allah’ın dininin eşsizliğini kavrarlar.

Ümmetin dirilişi de ancak bu yolla olur.

Evvelce de böyle olmuştur.

Onlara bir de “Allah adamları” denilir.

Ne mutlu onlara ve onları sevenlere.

***

Evet, sevgi güzel şeydir ama Allah’a, Rasûlüne ve onları sevenlere olmalıdır. Böylelikle hepsi Allah için olur. Bir şeyde “Allah için” konusu varsa o da azizdir, kıymetlidir. Yoksa o şey acep nedir ve neye yarar? Hadis-i Şerifte de öyle haber verilir ya;

“Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğz etmektir.” (Ebu Davud, Sünnet 3, (4599).

Şu müjde ise değerlerin en güzelidir:

 “Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği Peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraber olacaktır. Bunlar ne güzel arkadaştır.” (4 Nisa 69.)

Kişi inancıyla yaşar. Yaşayan onu ortaya koyar. Kimi öyle kimi böyle.

Hayat akışı, boşa kürek çekmek olan aldanmıştır. Zira hayat insana bir defa verilir. Tekrarı yoktur onun. İnsanın hayatında Allah’a gönül verme ve O’nu Allah’ın kullarına sevdirme dâvâsı varsa, hayat anlam kazanır. Bu yoksa ne anlamı olabilir ki? Yazık eder insan o zaman kendine.

Rabbim dâvâsı Hakk olanlardan eylesin!