Bu yıl ki 95. yıl kutlamalarında belki de önceki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından daha anlamlı bir kutlama yaşıyoruz. Önceden Cumhuriyet’in öneminden bahseden ateşli konuşmalardan ve Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal’i öven duygusal nutuklardan öteye gitmeyen, sadece ümit vadeden ama bir türlü beklenen amaçlara ulaşamamış Cumhuriyet Bayramı kutlamaları geçirirdik. Hep geçmişe kızıp, boş bir geleceği hayal ederdik. Cumhuriyet denen somut bir varlığın gelip bize yollar, köprüler, okullar yapacağını, aş, iş ve ekmek dağıtacağını, güvenlik ve huzurumuzu sağlayacağını, bundan dolayı da rahat ve mutlu ömürler yaşayacağımızı zannederdik. Cumhuriyet sayesinde bağımsızlığımızı kazandığımızı, millet iradesine dayalı olarak kendi kararlarını kendisi veren onurlu bir toplum haline gelebilmemizin yolunun açıldığını, anayasal eşitliğin, hak ve hürriyetlerin kanunlarla teminat altına alındığı bir ortama sahip olduğumuzu ve Cumhuriyet değerleri sayesinde en medeni ve en ileri toplumlar düzeyine erişebilmemizin mümkün olabileceğini, ancak bunun için öncelikle başta bizzat kendimiz olmak üzere milletçe hepimizin çok ama çok çalışmamız gerektiğini hep göz ardı ettik, belki de ettirildik.
İşte bugün, 29 Ekim 2018 Pazartesi günü bu durumun artık değiştiğini görmenin mutluluğuyla Cumhuriyetimizin kuruluşunun 95. yılını ayrı bir heyecan içinde ve bence Cumhuriyet’in gerçek anlamını idrak ederek kutluyoruz. Peki değişen neler var? Geçen sene Berlin’deki Almanya Federal Parlamentosu’ndaki bazı milletvekilleriyle görüştüm. Bu milletvekilleri ekonomik ve politik bazı komisyonlarda görevli kimisi başkan durumundaki önemli simalardı. Biz onlara sorular sorup ekonomik ve ticari faaliyetlerimizi nasıl geliştireceğimizle ilgili cevaplar beklerken istisnasız hep birlikte ve topyekûn bize sordukları tek bir şey vardı. İstanbul’daki 3.Havalimanını neden yapıyorsunuz? Ve kısa bir süre sonra bu konudaki konuşmalar saygı sınırlarını zorlamaya başlayınca dayanamayıp onlara şunu söyledim: “Daha çok çalışın siz de yapın.” Cumhuriyet’i daha da anlamlı kılan bu tür başarılara milletimizin ihtiyacı var. Dünyanın en önemli projeleri arasında yer alan 3.Havalimanını bu anlamlı günde Ülkemize kazandıranlara, buna vesile olanlara, emek ve gayret sarf edenlere söyleyecek bir tek sözüm var: “Allah sizden razı olsun.”
Gelelim diğer önemli gelişmelere. 27 Ekim’de İstanbul’da Suriye konulu dörtlü zirve yapıldı. Bu zirvenin oldukça önemli çok yönlü mesajlar içerdiğini söylemek mümkün. Birincisi konvansiyonel krizden diplomatik kontrol ile çözüme gidilebilecek bir noktaya gelinen İdlib konusundaki başarı, Avrupa ve diğer konuyla ilgili dünya ülkelerinde Suriye sorununun çözümü için ümitlerin yükselmesine neden oldu. Türkiye’nin Suriye’de bataklığa gömüleceği iddialarının boşa çıkması, Türkiye’nin Rusya ile birlikte kurduğu yeni Suriye denkleminde Avrupa’nın da yer almasını sağladı. Enerji arzının güvenliği ile Suriye hatta Irak’ın yeniden inşasında pay almak isteyen Avrupalı devletler, ABD’nin içinde olmadığı bu yeni denklemde Türkiye ve Rusya ile birlikte olmak istediklerini ilan etmiş oldular aslında. Türkiye bu noktada yeni sürecin ipuçlarını da zirve öncesi vermişti. Zirve sonrası Fırat’ın doğusundaki Zur Maghar’daki PYD/PKK mevzilerinin vurulması, bundan sonra ABD’yle veya ABD’ye rağmen bölgede PYD/PKK’ya müdahale edileceğini göstermesi bakımından son derece önemli. Artık terör unsurlarının devre dışı kalması, teröristler üzerinden vekâlet savaşı yürütebilmeyi de zorlaştırmaktadır. Ve Türkiye’nin bölgedeki terör unsurlarına müdahale edebilecek çok fazla seçeneğinin olması, Suriye’nin geleceğinde yeni denklemlerin ve dengelerin oluşmasının da önünü açabilir. Bu bakımdan Rusya’nın yanında Avrupa Ülkelerinin sürece katılımının sağlanabilmesi aynı zamanda önemli bir diplomatik başarıdır.
Son olarak Doğu Akdeniz’e değinmeden geçemeyeceğim. Antalya ile Kıbrıs arasında 27 Ekim 2011 tarihinde ilan edilen Güzelyurt araştırma sahasında “Fatih” isimli Türkiye’nin İlk Aktif Sondaj Gemisiyle petrol sondajı işlemlerine başlandı bugün. 2010 yılı ABD raporlarında bölgede petrol ve doğal gaz olduğu belirtilmişti zaten. Petrol ve doğalgaz için yıllık yaklaşık 60 milyar dolar harcayan Türkiye’nin kendi münhasır ekonomik bölgelerinde arama faaliyetlerine hız vermesi ve sonuca gitmesi önem arz etmektedir. Ne diyelim bu kadar önemli başarıları bir arada yaşadığımız bu güzel günde, daha çok çalışıp daha büyük bir Türkiye inşa etmek dileğiyle Cumhuriyet Bayramımız, milletimize ve bütün mazlum milletlere kutlu olsun.