Kültür ve sanat geçmişten günümüze kesintisiz bir yolun adıdır. Kültür ve sanat adamları da bu yolda elden ele bu bayrağın taşıyıcılığın yapmış seçkin insanlardır. Kendilerine göre yetenekleri, maharetleri, kabiliyetleri ve ilhamları olan toplumun kahir ekseriyetinden ayrılan bir nevi özel insanlardır.
Cumhurbaşkanlığı 2008 yılından beri kültür ve sanat alanında bir hamilik yapıyor ve bu yolda yürüyenlere şevk veriyor. Yeni nesillerin dimağını doyuracak kültür ve sanat eserlerini ortaya konulmasını destekliyor. Geleceğin medeniyet bilinciyle yetişmesi için bu türden bir destekle taltif olsun diye seçkin insanlar arasından seçimler yapıyor. Üretmelerine katkı sağlıyor ve toplumu tüketen şeyler karşısında kuvvetle durmalarına yönelik teşvikte bulunuyor. Onları örnek gösteriyor.
Kültür ve sanat medeniyetin inşasında çok önemli bir yer işgal eder. Medeniyet ise hayatın her alanına hâkim olan her alanında bir şekilde izini, imgesini görebileceğimiz bir yaşam kalitesidir. Medeniyet ki bir kahvenin nasıl içileceğinden tutun, bir kapının nasıl çalınacağına, bir sokağın evlerinin dizilişinden bir binanın merdivenlerinin iniş ve çıkış yönüne ve daha nice sayılamayacak kadar nakışı toplumsal hayata ilmek ilmek işlemektir.
Kültürden ve sanattan bîhaber sözüm ona sanatçıların olduğuna da şahit olduk geçmişte. Siyaset yapacağım diye sanatı unutan sanat yapacağım diye de ülkeyi satabilecek tıynette olanlar olduğunu gördük maalesef.
Geçtiğimiz günlerde yine bunlardan birisi Yeşilçam’da birçok filmde görev almış bir sanatçı(!) işte bu önemli kültürel teşviki siyasete harcayarak kendisine verilse bile cumhurbaşkanı elinden ödül almayacağını ifade edecek kadar sanatını siyasi görüşüne yem ediyor.
Sanatçı siyaset yapabilir ama siyaset yaptığı raddede siyasetiyle baktığı ölçüde kültürden ve sanattan uzaklaşır. Kültürden ve sanattan uzaklaşan sanatçı kendisine bahşedilmiş olan yeteneği, kabiliyeti de harcamış olur.
Kültür ve sanat insanları medeniyet ve gelecek inşasındaki yerini, konumunu bilmelidir. Kendilerine verilen önemi, ayrıcalığı iyi değerlendirmelidir. Yakın döneme kadar kültür ve sanatla meşgul olan insanların hayıflanmaları hat safhadaydı. Devletin ilgisizliğinden, toplumun özensizliğinden bahsederlerdi.
Sanat için sanat anlayışıyla fildişi kulelerine çekilip dağdaki çobanla kendini üstün kıyas yapan bir anlayış olmadığı bir kültür ve sanat içeriği er ya da geç topluma ulaşır ve toplumsal karşılığını bulur. Sanatı bu çerçevede değerlendirip dilini kendisinin ne kadar anlaşıldığı üzerine kafa yorarak sanatını icra ederse bir sanatçı mutlaka ama mutlaka makes bulacaktır.