Bundan yaklaşık iki hafta önce ABD’nin sarı saçlı, kırmızı kravatlı, çiçeği burnundaki yeni Başkanı Donald Trump, avenesi ile birlikte Suudi Arabistan’a bir ziyaret gerçekleştirmiş, Suudi Kralı ile 110 Milyar doları silah olmak üzere, 350 Milyar dolarlık bir anlaşma imzalamışlardı… İşte o günden sonra yani Trump’ın, Tillerson ile birlikte sünnet çocuklar gibi ellerindeki kılıçlarla Suudi kralıyla kılıç dansı yapmalarından birkaç gün sonra ortalık birden karışı verdi.
Sözüm ona, Katar Ulusal Haber Ajansı’nın sosyal medya hesaplarına kimliği belirsiz(!) kişilerce bir siber saldırı düzenlendi. Müslüman elbisesi giymiş, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın sömürge yöneticileri, Katar ulusal haber ajansının “ABD’ye karşı ve İran’ı destekleyici”mesajlar paylaştığı iddia ederek bir başka Müslüman ülke olan Katar’a jet hızı ile ambargo kararı aldılar. Erketede bekleyen diğer sömürge ülkeler, Bahreyn, Mısır, Yemen, Libya’da bunların kuyruğuna takılan diğer İslam(!) ülkeleri oldular. Hani olur ya hedefe yerleştirilen doğalgaz ve petrol zengini Katar’dan bize de bir çorba parası düşer mi diyen tee Hint okyanusunun dibindeki Maldivler de bu çakal sürüsüne hızlıca dâhil oluverdi…
Gördünüz değil mi? İsrail’e ve Batılılara karşı bir türlü birleş(e)meyen ve aklını bunlara kiraya veren Müslüman Araplar, Müslüman Katar’a karşı nasılda birleşiverdiler değil mi? Bunların gittikleri yol yol değil.! Rabbim hidayet versin, yarın inşaAllah sizlerde mülteci olarak sırtınızda yorganınızla kapımıza gelmezsiniz.. ‘’Bu Araplar hep böyledir güvenilmez insanlardır. İnsanları böyle hep arkasından vururlar’’ algı tuzağına da düşmeyelim. Arapların alayı asla böyle değildir. Bu müstemleke yöneticilerde zaten zinhar halkı temsil etmiyorlar..
Evet, bunların esasen bütün dertleri İran ile yürüttükleri mezhepçilik savaşıdır. Ha.. İran da kesinlikle bizim için sütten çıkmış ak kaşık değildir.Al birini vur ötekisine durumu yani.. Emperyalist ülkeler bunları kullanarak bir taşla birkaç kuşu birden vurmak istiyorlar. Yani; ‘’Katarı yeni bir Mısır yapmak ve Türkiye’yi de dostsuz bırakıp bölgede yalnızlaştırmaktır’’.
Bildiğiniz üzere bu danışıklı dövüşün baş rol oyuncusu Suudi Arabistan, zaten uzunca bir süredir Katar’ın Müslüman Kardeşler ve DAEŞ’e maddi destek sağladıkları ve İran’la işbirliği yaptığı iddialarını gündeme getirerek bu durumun zeminini çok önceden ince ince hazırlıyor idi. Bu gün geldiğimiz noktada anlaşılan o ki; Suudi Arabistan’ın başı çektiği Katar karşıtı hareketin asıl hedefi ise İran’ın bölgedeki nüfusunu arttırmasına engel olmak.! Sanırım bu durumda bizlerin şu soruların cevaplarının peşine düşmemizde fayda var… Acaba İran sadece buz dağının görünen kısmı mı? Oyun kurucular daha fazla Müslüman kanı dökmek için şimdi acaba hangi kirli planları devreye soktular? Türkiye bu işin tam olarak neresinde duruyor?
Peki, bütün bunlar cereyan eder iken İslam dünyası uyuyor mu? İslam işbirliği teşkilatı ne iş yapar?Türkiye’den başka hiçbir İslam ülkesinin sesi çıktımı? Dediğinizi duyar gibi oluyorum. Hani bunu ben geçtim bir kalemde de, acaba bizler kendimizi mi gerçekten kandırıyor muyuz be dostlar? Şu yeryüzünde İslam dünyası diye bir şey gerçekten var mı? Allah aşkına bileniniz şöyle beri gelsin. Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz bu aşağılık ve çirkin durumun sebebi; kendilerini tüm dünyaya İslam ülkeleri olarak lanse eden bu ülkelerde ‘’Hakikiİslami Yönetim’’ şeklinin olmaması olabilir mi? Müslüman ülkelerin çoğunda bugün itibarı ile savaşlar ve katliamlar hala devam ediyor değil mi? Bu yapılan kirli savaşlarda yüz binlerce silahsız insan hayatını kaybetmekte, kadınlar tecavüze uğramakta, milyonlarca Müslüman evlerinden yurtlarından çıkarılmakta ve eşi benzeri görülmemiş bir vahşetle hayatlarını kaybetmektedirler. Suçsuz masum çocuklar kurşunlara hedef olur iken günahsız bebekler kundaklarında katledilmektedir.
Bu bölgedeki İslâm beldelerinin otoritesiz yöneticileri, kendileri İslâm’dan uzaklaştıkları gibi yönetimlerini korumak için büyük emperyalist devletlerden sürekli olarak yardım almayı kendilerine ilke edinmişlerdir. İşte bu yüzden İslam birliği her daim söylemde kalmıştır. Zaten Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgede yaşanan krizlere şöyle derinlemesine baktığınızda zayıf yönetimlerin oluşturduğu otorite boşluğunu net bir şekilde göreceksinizdir.
Lakin unutmayalım ki; bu büyük coğrafyada akan her damla kandan, yıkılan her evden, şehit olan her masumdan, yaralanıp sakat kalan her mazlumdan, açlık ve yokluk içinde yaşayan her insandan’’ İslam Birliği’’ için gayret etmeyen her Müslüman sorumludur. Çünkü Allah (cc) Kuranı Kerim de “Size ne oluyor ki, Allah yolunda “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahip) gönder, bize katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına çaba göstermiyorsunuz?” buyurmuştur. (Nisa Suresi, 75)
Her ne kadar Müslümanlar dünyanın farklı bölgelerinde yaşasalar, farklı diller kullansalar, ırkları ve renkleri farklı bile olsa birbirlerinin kardeşdirler. Müslümanların aralarındaki bu kardeşlik gereği olarak, inananlar, Allah yolunda bir zorluk ve sıkıntıya uğradıklarında, diğer Müslümanların kendilerine hiç tereddüt etmeden yardımcı olacaklarından emin olmalıdırlar. Zaten yardımlaşmak ve ihtiyaç içerisinde bulunan kardeşlerine destek olmak tüm Müslümanların üzerine bir sorumluluktur. Yine bir başka ayeti kerimede Allah (cc) “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah’tan korkup sakının, umulur ki esirgenirsiniz.” buyurmuştur. (Hucurat,10) Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın olayın ilk başladığı andan itibaren yürüttüğü telefon diplomasisi de esasen bundandır.
Velhasılı dostlar Müslümanların yapması gereken en önemli ve akılcı hareket en kısa zamanda “birlik” olmaktır. İslam dünyası sürekli yönlendirilen, iç işlerine müdahale edilen, darbe yapılan, ekonomik olarak dış ülkelere bağımlı, siyasi olarak küresel güçlerin sözünü dinlemek durumunda bırakılan sistemden kurtulmak istiyorsa, bir an önce birlik olmalıdır. Çünkü devletlerin boşalttığı alanları Haçlı Siyonist ittifakının beslediği terör örgütleri doldurmakta ve ortaya çıkan güvenlik krizi tüm komşu ülkeleri tehdit etmektedir. Müslüman ülkeler bir an önce etnik, mezhepsel ve coğrafi ayrımları bir kenara bırakarak devlet kurumlarını güçlendirmek zorundadırlar.
Hem kime güveneceğiz ki Allah aşkına söyleyin bir hele.? Müslüman’ın Müslüman’dan başka bir dostu var mı ki? Daha dün Başkanlık seçimleri öncesi DAEŞ’i Obama kurdu diyen Trump’ın kendisi değil miydi? Aynı Trump şimdi yüzlerce tır dolusu silahı bölücü terör örgütü PKK’ya gözümüzün içine baka baka indirmiyor mu? ABD Savunma bakanlığı eski yetkilisi Michael Rubin iki ay önce “Ey Erdoğan Katardan sana para gelemez ise söyle ne yapacaksın? Senin için artık yolun sonu görünüyor” diyen kifayetsiz değil miydi? Eski İsrail Cumhurbaşkanı geberik Şimon Perez, Türkiye ve Katar’a yönelik ”Bunlar teröre destek veriyor” bahanesi ile 2014 yılında yaptırım uygulanmasını istememiş miydi? ”Terörü finanse ettikleri için Katar ve Türkiye’ye sert ekonomik yaptırımların uygulanması gerekiyor diye Türkiye ve Katara bunların bedeli ödetilmeli dememiş miydi? Ülkemiz üzerinde oynanmak istenen oyunu şimdi sanırım iyice anladık değil mi? Bugün Katar, yarın Türkiye…
15 Temmuz’un mağlubu emperyalist güçler anlaşılan o ki; Katar üzerinden Türkiye’ye yeniden operasyon çekmek istemektedirler. Asıl oyun İran gibi gözükse de ’’ Türkiye üzerine kuruluyor ve bizi dünyadan izole edip yalnızlaştırmak istiyorlar. Türkiye’yi yalnızlaştırma ve ekonomik anlamda çökertme üzerinde kurgu yapıyorlar.’’ Türkiye’nin en sadık dostunu köşeye sıkıştırıp ülkemizin nefes almasına engel olmak istiyorlar.. Almanya’nın incirlikten ayrılma kararı da bu kirli planının bir parçasıdır. Ve NATO’da bizi zor duruma düşürmek içindir…
O zaman şimdi bizler için vakit, uyanık olma ve Katarlı Müslüman kardeşlerimize destek olma vaktidir. Suudi Arabistan’ın darbeden haberi vardı deyip, Trump’ın sözlerine hemen inanmayın iki defa düşünün diyen, Türkiye ile Yüksek Düzeyli işbirliği konseyi oluşturup sadece İnşaat sektöründe 20 Milyar dolarlık ülkemize iş veren, Hain 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye’ye koşulsuz destek olup, Geçen yıl kışın başında Rusya ile yaşadığımız doğal gaz krizinde, ‘’Hiç kaygı etmeyin biz kardeşiz sizi üşütür müyüz hiç.! Bütün gazınız bizden’’ diyen, Filistinlilerin en büyük destekçisi ve Türkiye’nin ilk askeri üssünü bulunduğu Müslüman KATAR’dan bahsediyorum.