“Benim oyumla çobanın oyu eşit değil” diyen zavallılar,
“Belediye başkanlarını okumuşlar seçmeli” diyen sanatçı kılıklı şaklabanlar,
“Göbeğini kaşıyan bidon kafalılar, ayak takımının iktidara getirdiği insanlar” diyenler,
“Makarna ile oy verenler, bir torba kömüre kendini satanlar” deyip fakir halkımızı küçümseyenler,
“Ceplerine üç beş kuruş verdin mi oyunu da alırsın, kendini de” diyen aşağılıklar,
“Bu iktidar varoşların iktidarı, gecekonducuların iktidarı” diyen zavallılar…
Devletin imkânlarıyla okuyup devlete, millete katil diyen hendekçi akademisyenler,
Gezi Olaylarında üç beş ağacı bahane edip devlete, milletin iktidarına kafa tutan züppeler…
Hani neredesiniz şimdi?
Hangi tatil merkezinde, alışveriş merkezindesiniz? Hangi pavyonda, hangi gece kulübündesiniz?
Biliyoruz birçoğunuz da yurtdışında, duruma göre belki de hiç gelmeyeceksiniz.
Yine üzüldünüz, yine ah vah ediyorsunuz ama bu sefer FETÖ ne kadar kaybettiyse siz de o kadar kaybettiniz.
Hani o göbeğini kaşıyan bidon kafalılar var ya, artık onlar meydanlardalar.
Ve bıkmadan, usanmadan her akşam aynı şevkle ve aşkla meydanlarda sabahlıyorlar.
Sabah namazını kılıp oradan da işlerine gidiyorlar akşam bu sefer çocuklarını da alıp yine meydanlara iniyorlar.
Kafayı çekip çekip gittiğiniz, bağırıp, çağırıp, yakıp yıkıp tekrar meyhanelere döndüğünüz şehir merkezleri ve meydanlarında sizin borunuz ötmüyor, sözünüz geçmiyor.
Meydanlar artık milletin eline geçmiş vaziyette ve bundan böyle ülkenin geleceği bu meydanlardan geçiyor.
Meydanlarda karşılık bulmayan hiçbir güç, artık güç değil bu topraklarda.
Meydanların sesini dinlemeyen, artık meydanlardan gücünü almayan hiçbir iktidar kalıcı değil bu topraklarda.
Bu nedenle 15 Temmuz’a darbe girişimi ifadesinden daha çok Milletin Darbesi demek daha doğru bence. Çünkü 15 Temmuz bir milat olarak tarihimize düşmüştür.
Artık yeter söz milletindir ifadesi ilk defa millet nezdinde karşılık bulmuş ve ülkesine ellerindeki silahlarla, uçaklarla ihanet eden alçak terörist unsurlar adeta taşla, sopayla yok edilmiştir.
Çünkü insanlık hangi teknolojik çağı yaşarsa yaşasın Müslüman Türk’ün imanını, vatan sevgisini, bayrak, Kur’an aşkını yenebilecek bir teknolojiyi yapmak mümkün olmayacaktır.
Bu yazımızı istiklalimizin en büyük şairi Mehmet Akif Ersoy’un mısralarıyla bitirmek istiyorum:
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz./ Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;
Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,/ Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,/ Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar/ Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsa,
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;/ Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,/ Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!