Aslında, olmayacağını bile bile bir erken seçim tartışması yapmanın kime ne faydası var?

Evet bu noktada bir önceki dönemden de tecrübe edilen şeyi yeniden gündeme getirmenin, CHP açısından ne ifade ettiğini iyi görmek lazım.

Bana göre bütün mesele, CHP’nin kendi tabanını konsolide etme çabasıyla ilgili.

Bir yandan dört yıllık seçimsiz bir dönemde tabanlarının gevşemesinden endişe ediyorlar.

Başka bir taraftan da bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen bir liderlik kavgasının üzerini “erken seçim” tartışmalarıyla örtmek istiyorlar.

Kendi sorunlarından bir kaçış olarak gördükleri bu tartışma ile aslında kendilerine de ne kadar zarar verdiklerinin farkında değiller.

Oysa birçok ilde belediye kazanmışken, bu dört yıl çok iyi değerlendirilebilir ve yapılan hizmetlerle seçimler için önemli avantajlar sağlanabilir.

Öyle anlaşılıyor ki hizmet siyaseti ile kazanma konusunda pek de istekli değiller.

Son yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntıların beslediği seçim atmosferindeki belediye seçimleri başarılarını, yanlış yorumladıkları çok açık.

Polemikler, mantığın konusu olan safsatalar ve yalan siyasetiyle ‘Tekrar biz bu işi göğüsleriz.’ diye bakıyorlar anlaşılan.

Çözümü konusunda çok kararlı davranan iktidar, ekonomik sıkıntıyı-enflasyon ve fahiş fiyat açısından- aştığı anda, CHP’nin bütün beklentileri hüsrana uğrayacaktır.

İşin bir başka yönü de sık sık yapılan seçimlerin, hem yorgunluk oluşturması hem de seçmenle devlet arasındaki ilişkileri gevşetmesi durumu var.

Bu seçimsiz dört yıl, devlet ile vatandaşları arasında gevşeyen bağların onarımı açısından da son derece önemlidir.

Zira bu gevşemede pandeminin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın, on bir ilimizi etkileyen depremin ve nihayetinde iki seçimin çok büyük bir etkisi var.

CHP, bu fırsat dört yılının bu yönünü bile göremiyor anlaşılan.

Parti ikbalini, toplumun ikbaline tercih etme hastalığı, CHP’de tarihsel bir hakikat neticede.

Türkiye, tarihin en zor beş yılını geride bırakırken bile bu ülkeye tam iki buçuk yıl, “CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” tartışması yaptırdılar.

Bu da CHP egoizminin en önemli ispatlarından biri değil mi?

En başta iktidarın ve de siyaset yorumcularının, bu oyuna gelmemesi çok önemli bir kazanç olacaktır.

Dahası, CHP’nin kendi iç kavgalarına da gündemin kaptırılmaması çok elzemdir.

Topyekûn, millet olarak önce depremin yaralarını sarıp ardından da devletin gevşeyen bağlarının mutlaka onarılması gerekiyor.

Kanunları ve devleti yok sayıp âdeta “vurgun” peşinde koşan ahlak yoksunu fiyat istismarcılarına da hadlerinin bildirilmesi çok elzemdir.

Ahmet Cevdet Paşa; “Ödül ve ceza mekanizmasında adalet terazisi bozulmuş devletleri bekleyen şey çöküştür.” diye de uyarırken üstelik.

Bu milletin inşa ettiği bütün devletlerin göbeğinde hep adalet olmuştur.

Bu, bugün de olmak zorundadır yarın da.

Bir neslin ya da bir iktidarın, ömründe çok nadir görebileceği birçok büyük afatı gördük.

Şimdi, hasarları tamir etme fırsatımız var.

CHP’nin de buna katkı vermesi, en başta kendi siyasi geleceği için sonra da millet için önemlidir…