Korsan yemin töreni meselesi görünen o ki, “bu hamur daha çok su kaldırır” fehvasınca gündemi bir süre daha meşgul edecek.

Aslında etmeli de zira bu basit bir hadise değildir ve gereği yapılmazsa kangrene dönüşerek vücudu topyekûn sıkıntıya sokacak bir ağraz olduğunda hiç şüphe yoktur.

Önceki gün Sayın Cumhurbaşkanı’nın “imam hatipliler” kurultayında yaptığı konuşmaya kadar, bu husustaki en doğru ve isabetli yaklaşımı Sayın Bahçeli serdetmişti.

Korsan yemin töreniyle ilgili olarak meselenin arka planını deşifre etmeye yönelik Bahçeli’nin sorduğu isabetli sualler, bu ifadelerin en can alıcı noktasıydı.

Çoğunluğun, “ne var canım bunda”, “büyütmemek lazım” gibi hadiseyi alttan alan tavrının aksine Sayın Bahçeli’nin meselenin ehemmiyetine vurgu yapan şu soruları çok önemliydi...

“Siyaset ve toplum gündemine oturan, medyada her gün otopsi raporu yazılan vaki yeminin gayesi nedir?

Buna kim ya da kimler karar vermiştir?

Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duyulmasının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır?”

Henüz cevabı verilmemiş bu sorunun mihverinde bana göre “ikinci soru” var.

Evet, “Buna kim ya da kimler karar vermiştir?”

Şu bir gerçek ki mahut soru cevaplanmadığı sürece gerçeğe asla ulaşılamayacak ve meselenin magazinel yahut teatral yönü yani sadece “korsan yeminciler” konuşularak bir anlamda havanda su dövülecektir.

Şükür ki bunun böyle gelişmeyeceği kısa sürede anlaşıldı ve çok geçmeden Millî Savunma Bakanlığı bir açıklama yaparak bu sorunun cevabının aranmaya başlandığını izhar etti.

Kısa da olsa yapılan açıklamada, “Disipline aykırı hiçbir duruma müsamaha gösterilmeyeceğinden şüphe duyulmamalıdır. Disiplin mevzuatı kapsamında kastı, kusuru, ihmali veya sorumluluğu olan personel hakkında gereken işlemler yapılacaktır” denilerek vaki hadisenin üzerine gidileceği beyan edildi.

Bu gelişme üzerine, mezkûr provokasyonun perde arkasındaki unsurlarından birisi olduğundan hiç şüphe etmediğim malum medya, kışkırtıcı başlıklarla konuyu bağlamından kopararak toplumsal bir çatışmaya hizmet edecek şu yaklaşımı sergiledi.

Onlara göre bakanlık, “Mustafa Kemal’in askerlerine inceleme” başlatmış imiş… 

Dikkat buyurun, bu ifadeler ile koskoca ordunun içerisinden korsan yemin törenine rağbet eden 300 küsur teğmen açık bir şekilde bir ayrışmanın nesnesi hâline getirilmekte ve anılan hadiseye bulaşmayan askerler, bölücü bir maksatla hedef tahtasına oturtulmaktadırlar.

Bu kadar kötü niyetliler işte…

Esasen başından beri maksat buydu…

Askerler üzerinden fitne üretmek ve bunu da rejim tartışmasına dönüştürerek siyasal bir kaos ortamı husule getirmek…

Perde arkasında bulunan odakların böyle davranması anlaşılır bir durumdu lakin AK Parti içerisindeki kimi isimlerin hadiseyi vulgarize ederek görmezden gelmeye çalışması, açık söylemek gerekirse asıl tehlikenin ta kendisiydi.

Kafalar bu ikircikli durum nedeniyle karışıkken Sayın Cumhurbaşkanı’nın, yazının başında işaret ettiğimiz açıklaması geldi.

Hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak denli sarih olan bu beyanatta Erdoğan şöyle diyordu:

“Geçenlerde mezuniyet töreninde bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler… Bu kılıçları kime çekiyorsunuz?

Şimdi bunlarla ilgili olarak da gerekli bütün araştırmaların hepsi yapılıyor ve temizlenecek!”

Allah’tan ki Erdoğan var ve “Gordion’un düğümünü” çözecek iradeyi göstermekten hiçbir şekilde imtina etmiyor.

Bu açıklamaya muhatap bütün muhalif taraflar, karşılarında kimin olduğunu anlamaya yanaşırlar mı bilmem ama bu net tabir vesilesi ile “açığa” düşen kimi AK Partililerin liderlerine layık olup olmadıklarını bir kez daha düşünmelerinde sayısız fayda var.