Bu kaçıncı ölüdür?
Bir türkü söylenir siperlerde her sabah
Vurun Antepliler namus günüdür!
Ben Antepliyim Şahin’im ağam
Mavzer omuzuma yük
Ben yumruklarımla dövüşeceğim
Yumruklarım memleket kadar büyük
Yavuz Bülent Bakiler
Vatan hainlerinin bombası Gaziantep’te yine yüreğimizi dağladı. Kalleşler kana doyacak gibi görünmüyor, ama birliğimizi bozamayacaklar. Her gün bir uzvumuzu kanatıyorlar. Elazığ ve Gaziantep örneklerinden anladığımız kadarıyla, dört bir yanımızı terör ateşiyle yakmak istiyorlar.
15 Temmuz gecesinde, kiralık örgütü başarısızlığa uğrayan üst akıl (büyük şeytan), öfkesinden kudurdu. Ne yapacağını bilemedi. Büyük emekler ve paralar harcayarak kırk yılda semirttiği paralel yapının darbedeki başarısızlığı onu hayal kırıklığına uğrattı. Yani koskoca bir yan istihbarat örgütü boşa çıktı. Gaziantep’te yaşadığımız olay da darbe başarısızlığı gözü dönen şeytanın intikam eyleminden başka bir şey değildi.
20.08.2016 gecesinde Gaziantep’imizde bir düğünde, sivil vatandaşlarımıza yönelik saldırının tek amacı vardı: “15 Temmuz darbe kalkışmasının haklı gerekçelere dayanarak yapıldığını, Türkiye’nin istikrarsız bir ülke olduğu imajını dünya kamuoyuna göstermek.”
Dış basının güdümlü medyasının bugün atacağı manşetleri görür gibiyim: “Türkiye de giderek Suriye’ye dönüyor. Her gün bombalar patlıyor. Darbe başarılı olsa idi bu bombalar patlar mıydı, her gün bomba patlayan bir memlekette askeri darbe olması normaldir…” doğrudan veya dolaylı olarak bu mesajlar verilmeye çalışılacak. Terör ve darbe konusunda Türkiye’yi yalnız bırakan batının mesajını nasıl okumalıyız. Bu sessizliğin iki anlamı var:
1- Doğrudan veya dolaylı olarak sizdeki terörü ve darbeyi biz destekledik.
2- Sizdeki terör ve darbe olayları bizi ilgilendirmiyor.
Her iki seçenekte de Batının maskesi düşmüş oluyor. Terör ve 15 Temmuz darbesi, bir turnusol kağıdı gibi Batının gerçek yüzünü gün ışığına çıkarmıştır. Adı; sağır sultanca bile malum üst aklın son eseri, Gaziantep saldırısı. Asker ve polisimizin kanına doyamayan küffar ordusu, sivil vatandaşlarımızın da kanlarını emmek için harekete geçti. Son bir yıl içerisinde küffar ordusu tarafından yüzlerce vatandaşımızın kanı içildi. Kana doymayan bu vahşi yaratıkların niyetleri iyice gün yüzüne çıktı. 15 Temmuz’da, kiralık örgüt darbede başarılı olsaydı, küffar ordusu muhtemelen dün gece gerçekleştirilen Antep saldırısına ihtiyaç duymayacaktı. Başımızdaki bütün belaların (paralel, pkk, pyd, ışid, mlkp…); üst akıl denilen büyük şeytan tarafından üzerimize gönderildiğinin en büyük delili, 15 Temmuz’dan sonra terör olaylarının ciddi şekilde artmasıdır.
Kurtuluş Savaşında olduğu gibi yedi düvel tekrar karşımızda. Millet olarak birliğe, her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Gaziantep’teki saldırının, Güneydoğu kökenli vatandaşlarımızın yoğunlukta yaşadığı bir mahallede gerçekleştirilmesi, düşmanın provokasyon niyetini apaçık gösteriyor.
Ey milletim, vakit; uyanık olma ve birlik olma vaktidir. Allah milletimizin yâr ve yardımcısı olsun.