Dünya siyasetinin nabzı iyice yükseldi. Yakın zamanda düşecek gibi de görünmüyor. Tepelerde kar var. Göz gözü görmüyor. İhanete aç çakal sürüleri, şehrin etrafında kol geziyor.
İçinden çıktığı milleti, az bir bedel karşılığında satacak mayası bozuk insan güruhu, bu asil milletin içinde nasıl yetişir, nasıl barınır, anlamak güç…
13 Kasım 1918 günü “kara bir gün” idi. İngilizler, İstanbul’u işgal etmişlerdi. İçimizdeki birtakım kanı bozuk taifesi bayram yapmış, işgalci İngilizlere yaltaklanmışlardı. Bu yaltakçıların, manda beyinlilerin torunları bugün de aramızdalar ve dedelerinin siyasetini sürdürmeye devam ediyorlar. Ülkenin üzerine azıcık sis çökecek olsa, şehre iniyorlar, bu aziz milletin düşmanları ile nasıl ortak işler çevirebileceklerinin planlarını yapıyorlar. İsim ve adrese gerek yok. Milletimiz onları gayet iyi tanıyor.
Evet, ortalığın puslandığını gören çakallar şehre inmesine indi de, şehir sakinlerinin de şehirlerine sahip çıkmaları, alıç ağacından yapılmış demir gibi sopalarla, bu çakalları geldikleri mağaralara kovalamaları gerekir. Bu milletin askerini, polisini düşman gören, ülkemizin imajını, içeride ve dışarıda zedelemeye çalışan hainleri iyi tanımak gerekir.
Sadece ülkemiz değil, bölgemiz, hatta bütün dünya puslu günlerden geçiyor. Faşist Nazi Alman diktatörünün mirasına, komünist artığı Rusya sahip çıkmış görünüyor. Rusya’nın başındaki histerik ruhlu şahsiyet; sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın başını belaya sokacak psikopatlığı halet-i ruhiyesinde barındırıyor. İnşallah Rus siyasetine akl-ı selim hakim olur da, Rusya; dünyanın mahalle kabadayısı rolünü oynayan çocuk tavırlarından bir an önce vaz geçer.
Tarih, her şeyi kaydediyor. Gelecekte; ülkesini dışarıya şikayet eden, dış düşmanlarla işbirliği yapanların isimleri, kara bir leke olarak tarih sayfalarına geçti bile. Mayası bozuk olandan ne beklenir. Ekşi mayadan tatlı yoğurt çıkmaz. Hainlik, kanı bozukluk, bazılarında genetik gibime geliyor.
Hain karakterli insanlar, milletlerin hayatiyetleri tehlikeye düştüğü günlerde ortaya çıkarlar ve ihanetlerini icra ederler. O yüzden; dar geçitler, milletler için zorluklarla dolu olsa da bu zor günlerin belki de tek avantajı, hainlerin deşifre olmasıdır. Malum, çakal avlamak istiyorsanız kayalıklara, dar geçitlere gitmelisiniz.
Bu milletin Koçyiğitleri aslanlar gibi vazifelerini gerek masa başında gerekse silah başında, yerine getirdikten sonra, çakalların hainlikleri bertaraf edilecektir. Tarih boyunca da hep öyle olmuştur. Eee ne yapacaksınız. Kış kışlığını, puşt da puştluğunu yapacak.