Cemrelerin düşmesi yetmeyecek baharın gelmesine. Yetmeyecek Nevruz’un girmesi, dalların çiçeğe durması…
Yetmeyecek güzün göçen kuşların geri dönmesi. Yetmeyecek bulutların yükünü bırakması. Ne aceleci papatyaların boy göstermesi yetecek baharı getirmeye ne Afrika üzerinden esen lodosun getirdiği çöl tozları…
Biraz geç gelecek bahar…
Elbette ekinoks olacak, gün geceye eşitlenip geçecek… Güneş daha çok yüzünü gösterecek, umutlar tazelenecek, bereket beklenecek. Karlar eriyecek, nehirler şarkılarını daha bir şevkle söyleyecek.
Fakat yine de bahar biraz geç gelecek…
Baharın müjdecileri her sene arz-ı endam ettikleri gibi bu sene de edecekler, âdetullah böyle. Edecekler ve bu yılın baharını getirecekler tam vaktinde. Vakit erişti bugünlerde ve bahar başladı bile. Öyle ise geç kalacak olan ne?..
Biraz geç kalacak olan bu yılın değil yüzyılın baharı… Yüzyılın baharını karşılamak için 16 Nisan’ı beklememiz gerekecek…
Onlarca yıldır konuştuğumuz fakat bir türlü müşerref olamadığımız bahar gelecek. Kolay değil, mevcut sistemi koruma ve kollamayı kendine vazife edinmiş iç ve dış vesayet odaklarının direncini kırıp gelecek.
16 Nisan, ülkenin makas değiştirdiği tarih olacak. Şoseden otobana çıkışın başlangıcı olacak. “Gelişmekte olan” statüsünden “Gelişmiş” yoluna geçişin ilk adımı olacak. Yüz elli yıldır yokuşlarda enerjisi tüketilen milletin mührü tek yetkili olarak eline alacağı, iradesini eksiksiz yansıtabileceği bir devrin miladı olacak…
Artık hiçbir kurum halka rağmen halkçılık yapamayacak. Karanlık dehlizler karar merkezleri olmaktan çıkacak. Uzlaşı kültürü gelişecek, birlik ve beraberlik ruhu canlanacak.
Biraz geç gelecek bahar ama olsun…
Burası, biraz geç kalanları tam vaktinde gelmiş sayan hoşgörü abidesi insanların ülkesi.
Gelsin, geç kalmamış sayarız biz…
Biraz geç kalacak olan bu yılın değil yüzyılın baharı… Yüzyılın baharını karşılamak için 16 Nisan’ı beklememiz gerekecek…