Doğu Anadolu Bölgemizde bir ilimiz.
Çayı kıtlama şekerle içmeyi severler.
Çayı limonsuz ikram etmezler.
Belediyede çalışan bölümün müdürü ile tanışmak nasip oldu bu seyahatte.
Çay sohbet muhabbet derken konuşmamızın sonunda ayrılırken kendisine şunları söyledim:
“Rabbim sayılarınızı artırsın. Lakin sen adalet terazini böyle işletmeye devam ettikçe işte gelebileceğin son makam burasıdır. Zira bir üstüne karşı ‘Başkanım dedi yapalım, şu istedi edelim, bu talimat verdi kanuna bakmaya gerek yok yerine getirelim’ demiyorsun.
İşte o nedenle, kanunsuz işlere tevessül etmediğin, parayı vicdanının önüne koymadığın için makam olarak yükselmen çok zor müdürüm.”
Ben bu sözleri bitirdikten sonra ayrılırken cevabı şu oldu:
“Hüseyin Bey, ölüm var.
Hesabını dünyada, ahrette veremeyeceğimiz imzalardan Mevla bizi korusun…”
**
Ne olacak bu CHP’nin hali?
Artık siyasetimizde klişe oldu: “Çıkmışsın yenmiş…”
Kılıçdaroğlu ısrarla “Koltuğu bırakmayacağım” diyor.
“Partimizde koltuk sevdalılarını istemiyoruz” diyor.
Yani diyor da diyor…
Hiç olmazsa Meral Akşenir’i örnek alsaydı.
Tiyatrodan istifa etti. Partililer “Sen yoksan biz de yokuz” dedi.
Şimdi olağanüstü kongrede alacak eline tırpanı istediği adamın kellesini alacak. İtiraz edilecek mi?
Elbette Hayır!
Kılıçdaroğlu keşke resti çekse Muharrem İnce’ye karşı.
Hadi gel bakalım. Çık karşıma, kim yenerse diyebilse.
Çıkan sonuçta delegesine güveniyorsa istediği kişiyi istediği makama getirir. Nasıl olsa koltuk sevdası depreşmiş olacak ve tek adamlılığını tescillemiş olacak.
Peki yapabilir mi böyle bir şeyi?
Kendi rızası ile değil ama bir üst makamı git kurultaya derse ancak o zaman gider.
Görüşür müyüz tekrar bilmem?..
Ölmezsek haftaya görüşmek üzere…