Çin yenilmez duruyor değil mi? Herkesin aklına ilk gelen doğru; “Çok kalabalıklar…” Bu, ucuz iş gücü demek. Bu, savaşta ölecek milyonlarca bedava asker demek. İşçiler dediğin aslında sistemin köleleri; hatta Çin Komünist Partisi yönetimi ve üst düzey askerler hariç herkes köle. Hiçbir hak yok, çocuk harçlığına bir ay çalışmak için birbirini öldürebilirler. Sigorta yok, prim yok, tazminat yok, tatil yok… Asla vazgeçemedikleri tek tatilleri var; o da kendi yeni yıl törenleri. Hava kirliymiş, millet yiyecek bir şey bulamıyormuş, hastalıklar almış başını gitmiş, sular çamur; hatta deniz bile çamur, kimsenin umurunda değil. Çin matematikte birinciymiş. Birinci falan değil, Çin’i 1. ilan eden kuruluşların hiçbirisi Çin’de kafasına göre test falan yapamaz. Çin’de bir şey yapacaksanız izin alırsınız, size gösterilen yerde yapabilirsiniz, sizin testiniz için özel olarak seçilmiş öğrencilerle yapabilirsiniz, Komünist Parti yetkililerinin ve istihbaratçıların açık gözetiminde yapabilirsiniz, izin verilmiş soruları sorarak yapabilirsiniz; sonunda da Çin birinci olur. Böyle test yapın, sonuncu çıkan Gana ya da gerçekten sonuncu olan BAE bile birinci olur.
Hiç durmadan taklit ediyorlar. Her şeyi taklit ediyorlar. Başta Rusya olmak üzere dünyada ne kadar radyoaktif olarak kirlenmiş metal varsa alıp çatal bıçak, oyuncak, silah vs. yapıyorlar. Arının bile sahtesiyle bal ürettiler; hatta suyun bile sahtesini yapıyorlar. Dünyada Çin’le fiyat rekabetine girebilecek hiçbir ülke yok. Hatta bir adım daha ileriye taşıyayım; bütün dünya toplansın Çin hepsini tek başına devirir. Çünkü insanın bile bedava olduğu kuralsız, ilkesiz bir sistemle rekabet edilemez.
Peki ne olacak, nasıl devirecekler Çin’i?
Ben size söyleyeyim; bu Çin heyulasına karşı Batı’nın elinde Çin’in elindekinden bile korkunç bir silah var. Acımasız, yalancı, yakıcı ve yıkıcı bir silah… Adına demokrasi diyorlar. Çin’de benim bildiğim 50’den fazla etnik grup var. Uygurlular ve Tibetliler, Çin Komünist Partisi’nin en sancılı ağrılarının başında geliyor. Batı, bu ayrımları kaşıyarak Müslüman’mış, Budist’miş, ateistmiş bakmaz; hepsine gaz verir. Ne kadar fay hattı bulurlarsa hepsinin altına dinamit döşerler. Yazının başında saydığım yüzlerce haksızlığı istismar ederek milleti birbirine düşürürler. Buna “Demokrasi ihracı” diyorlar. En başında sorduğum soruyu tekrar sorayım; Çin yenilmez duruyor değil mi? Demokrasinin yere seremediği imparatorluk insanlık tarihinde hiç olmadı. Çin iyiymiş, kötüymüş değil benim meselem. Çin’e yakından bakmaya başlayın; bakın o, dünyanın çok döviz rezervi olan dev imparatorluk nasıl da içten içe çürüyerek devrilecek. Fitne, dağları bile eritip toza çeviriyor; Çin mi dayanacakmış?..
Not: Bu yazıdan Çin dostluğu ya da demokrasi düşmanlığı sonucu çıkaracak olan hevesli medya kuşları, yazıyı okuduklarını belli etmesinler de rezil olmasınlar…