Başkanlık bir rejim meselesi değil sistem meselesidir. Başkanlık olursa Cumhuriyet rejimi değişmeyecek, hükümet sistemi değişecek.
Başkanlık “diktatörlük” değildir, çünkü Başkanlık sisteminde meclisin denetleme ve hesap sorma yetkisi parlamenter sisteme göre daha fazladır.
Başkanlık sisteminde milletin verdiği oy hükümete tam olarak yansıdığı için devleti meclis aritmetiği değil millet yönetmiş olur.
Başkanlık sisteminde yetki sadece milletindir ve meclis, başkanı, bütçeyi ve kamu idaresini tam yetkiyle denetler.
Parlamenter sistem çok sayıda parti arasında milletvekili sayıları üzerinden kriz çıkararak devleti felce uğratma üzerine kurulmuştur.
Başkanlık sisteminde olan “Katı Kuvvetler Ayrılığı” prensibi yüzünden Başkan kanun teklifi bile veremez. Şimdiki sistemde Başbakan’ın parlamento çoğunluğunu kontrol etme imkanı ve yetkisi Başkan’dan daha fazladır.
İki farkı partiden Başbakan ve Cumhurbaşkanı seçtiren Parlamenter sistemde yetki ve sorumluluk karmaşasıyla krizsiz hükümet imkânsızdır.
Başkanlık sistemi tek adam sistemi değildir, olamaz çünkü bir kişi en fazla iki defa başkan olabilir. Başkanın üçüncü kez seçime girme şansı yok.
Şimdiki parlamenter sistemde meclisin partilerle parçalanma ve sonunda hükümet çıkarmama ihtimali yüksek. Başkanlık sisteminde mecliste kaç parti olursa olsun Başkan hükümeti kurar.
Başkanlık sisteminde bakanlar partilere göre dağılmaz hepsini Başkan belirler. Böylece meclis hesapları ve siyasi dağılım denilen garabet hiç yaşanmaz.
Türkiye Başkanlık sistemine yabancı değildir. Selçuklu ve Osmanlı geçmişimizdeki bütün devletlerimiz başkanlık sistemiyle yönetilmiştir.
Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki yetki karmaşasını, “Cumhurbaşkanı’nın yetkisi olsun ama kullanmasın” diyerek çözmeye çalışmışlar. Başkanlık sisteminde bu karmaşa yok.