Anadolu, etrafında üç farklı deniz ve pek çok iç suyu bulunan dünyanın ender coğrafyalarından birisi. Karadeniz’de yaklaşık 247, Marmara Denizi’nde 200, Akdeniz’de 285 ve iç sularımızda 192 balık türü ile eşsiz bir balık çeşitliliğine sahip ülkemizde yıllık sadece 630 bin ton su ürünü avlıyor ve üretiyoruz.
Türkiye, yaklaşık 7 kg kişi başı yıllık su ürünleri tüketim ortalamasına sahip olup bu rakam 20 kg olan dünya ortalamasının neredeyse üçte biri. Yunanistan, ABD ve Rusya’da kişi başına yıllık su ürünleri tüketimi 20-25 kg (bizim 3 katımız) iken, bu rakam Fransa ile Çin’de 35 kg (5 katımız), İspanya, Japonya ile Norveç’te 45-55 kg (7-8 katımız) ve İzlanda’da ise 92 kg’dır (13 katımız).
Hâlbuki balık eti başta olmak üzere su ürünleri, ülkemizde çok önemli bir hayvansal protein kaynağı olma potansiyeline sahiptir.
Sadece protein de değil. Balık yağı içerdiği doymamış yağlar ve özellikle de omega-3 ile çocukların gelişimini desteklemektedir. Omega-3’ün kalbi koruduğu ve kardiyovasküler hastalıklardan kaynaklanan ölümleri azalttığı da bilinmektedir. Günümüzde pek çok gıda rafine bitkisel yağlarla hazırlanmaktadır. Bu yağlar ise yüksek miktarda omega-6 içerdiklerinden günlük beslenmede omega-6 alımı çok yüksektir. Bu durum ise vücuttaki yangının ve kalp hastalıklarının artmasına neden olabilmektedir. Omega-6’nın olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılabilmesi için omega-6 ve omega-3’ün 1:1 veya 4:1 oranında alınması gerekmektedir. Dolayısıyla, balık eti önemli bir omega-3 kaynağı olması ile sadece çocuklarda değil her yaşta sağlıklı bir beslenme için gereklidir.
Balık eti içerdiği vitamin ve mineraller açısından da yeri doldurulamaz bir gıdadır. Balık eti B1, B2, B3, B6 ve B12 başta olmak üzere B grubu vitaminlerin yanı sıra yağda eriyen A, D, E ve K vitaminleri için iyi bir kaynaktır.
Ülkemizde özellikle de doğu bölgelerimizde guatr önemli bir sağlık problemidir. Tiroid bezinin fazla büyümesi olarak bilinen guatr özellikle iyot eksikliği görülen kişilerde yaygın olarak görülür. Başta balık olmak üzere deniz ürünlerinde iyot ve selenyum bol miktarda bulunan minerallerdir. Haftada sadece 2 porsiyon balık veya diğer deniz ürünlerinin tüketilmesi ile vücudumuzun iyot ve selenyum gereksinimi karşılanabilmektedir. Balık eti ayrıca fosfor, magnezyum ve çinko açısından da önemli bir gıdadır. Dünya’da çinko eksikliğinin yegâne görüldüğü bölgelerden birisi, hamur tüketiminin yüksek olduğu Orta Doğu’dur.
Balık eti tüketimi bir alışkanlık ve damak tadı meselesidir. Bu alışkanlık ise ancak çocuk yaşlarda edinilebilmektedir. Çocuklarımızın sağlık bir yaşam sürebilmesi için onlara yapabileceğimiz önemli katkılardan birisi de sağlıklı bir beslenme alışkanlığı kazandırmaktır.