Düne kadar “kahrolsun Amerikan emperyalizmi” diye slogan atıyordun. Düne kadar 6. filoya karşı “bağımsız Türkiye” diye yırtınıyordun. Amerika’nın, Dünyanın bütün coğrafyalarında uyguladığı emperyal, insanlık dışı politika ve eylemleri protesto ediyor, sol yumruğunu yukarıya kaldırıp karşı çıkıyordun. Bugün Erdoğan, Amerikan emperyalizminin kahrolması, bağımsız Türkiye’nin tesisi için çalışıyor, Amerika’nın o emperyal eylem ve politikalarına çomak sokuyor, sen de Erdoğan’a saldırıyorsun. Saldırıların başarıya ulaşırsa, ülkemiz, koltuğun üzerinde Clinton’un huzurunda el pençe duran Ecevit pozisyonundan ibaret kalır bilesin!
Bak yoldaş!
Tüm Dünyayı haraca bağlamayı vazife sayarak kafasına göre racon kesmeye çalışan bir Amerika var. Amerika’nın ambargosunu delip İran’la alışveriş yaparak Amerika’ya “raconunu tanımıyorum” diyen bir Erdoğan var. Bu omurgalı, onurlu duruşu sergileyen Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak isteyen Amerika’nın plan değirmenine su taşıyan (güya antiemperyalist/Amerikanist) bir de sen varsın. Bu sana bir şey kazandırmaz, bu ikiyüzlü bir yaklaşımdır, ideolojik körlüktür. Hepimiz aynı gemideyiz, batarsak hepimiz batarız. Yok eğer manda için çalışıyorsan, o bahsi diğerdir, görevinin hakkını veriyorsun demektir!
Düne kadar NATO’ya demediğini bırakmıyordun. Şimdi o NATO Erdoğan’ın resmini (onunla birlikte “tanrı” edindiğin Mustafa Kemal’in resmini de) hedef tahtasına koyuyor. Bu sana ne anlatıyor? NATO’nun, Erdoğan’a olan sevdasını mı?! Düşman olarak gördüğün NATO hedef oklarını Erdoğan’a yönelttiyse, Erdoğan’a “tiyatro” ithamıyla yaklaşıyorsan, NATO, kafanın içindeki o işlevsiz beyni çoktan işgal etmiş demektir, tarlanı çoktan sürmüş, hatta hasadını bile toplamaya başlamış demektir!
Amerika ve bilumum Batı(l) devletler önünde aciz, sümsük, kişiliksiz, omurgasız bir Türkiye vardı. Erdoğan’ın “wan minıt”ı ile başlayıp “Dünya 5’ten büyüktür”ü ile devam eden Dünya mazlumlarının temsilcisi duruşu çılgına dönmelerine yol açtı. Onların suratlarına şamarlar saydırır gibi her platformda sözünü yüzlerine söyledi. Erdoğan bu iradeyi ortaya koyunca, onlar açısından ölüm fermanını imzalamış sayılıyordu. Sen de bu iradeyi ortaya koyan Erdoğan’a kancayı taktıysan, onu zayıf düşürmek için mesai harcıyorsan, Amerika’nın gayr-ı meşru bir eniğisin demektir!
Eleştirebilirsin, sevmeyebilirsin, haz(m)etmeyebilirsin. Ancak bu sana ülkene karşı aynı hisler içerisinde bulunma lüksünü bahşetmez. Hatasıyla, sevabıyla bağımsız bir Türkiye için gecesini gündüzüne katıp çalışan Erdoğan’a destek vermek bu ülkenin her bir evladının üstüne vazifedir. Bu bir tercih değil zarurettir. Önünde iki yol var; ya bağımsızlık inşasına baş koyan Erdoğan’la bu yola baş koyarsın ya da zillet içindeki eski hamal Türkiye’ye dönüş için Erdoğan’ın başını kesmek için indirilmek istenen kılıcın bileyi…
Ressam Bob, “Şuraya da antiemperyalist geçinip emperyalizmin değirmenine su taşıyan fırıldak yoldaşları çizelim” demiş midir?!