Birleşik Arap Emirlikleri, geçtiğimiz günlerde Tunus tarafından durdurulan uçak seferlerinin yeniden başladığını duyurdu.

Tunuslu kadın yolcuların “güvelik” gerekçesiyle Emirates Havayolları’na ait uçaklara alınmamasına üzerine misilleme olarak BAE uçaklarının Tunus havaalanlarına inmesi yasaklanmıştı.

BAE resmi haber ajansınca servis edilen bilgilerden anlaşıldığına göre iki ülke arasındaki kriz Tunuslu kadınlara getirilen kısıtlamanın kaldırılması üzerine aşılmış.

Oysa Tunus BAE’den resmi özür talep ediyordu ve Abu Dhabi’den beklenen o özrün geldiğine dair herhangi bir haber duymadık.

Bilakis BAE’nin krize yaklaşımını deşifre eden gizli bir belge ortaya çıktı.

“Arabi 21” sitesinin yayınladığı belgede BAE Dışişleri Bakanlığı Politika Belirleme İdaresi’nin Tunus’la yaşanan krize dair değerlendirmesi ve krizin nasıl yönetilmesi gerektiğine yönelik tavsiyeleri yer alıyor.

Belgede, Tunus’tan resmi olarak özür dilenmemesi gerektiği belirtilerek özür dilemenin BAE’nin imajına zarar vereceği ifade ediliyor.

Krizin Raşid El-Ğannuşi liderliğindeki En-Nahda ve İslamcılar tarafından kullanıldığı öne sürülerek, Tunus Cumhurbaşkanı Es-Sibsi’ye krizin büyümesinin En-Nahda’nın işine yarayacağının hatırlatılması, Tunuslu kadınlara yönelik kısıtlama kararının güvenlik nedeniyle alındığının ve geçici olduğunun vurgulanması, tehlikenin ortadan kalkması halinde kısıtlamanın da kaldırılacağının söylenmesi öneriliyor.

Belgede ayrıca BAE’nin Tunus’a ve kadınlarına saygı duyduğunun anlatılması, yaşanan anlaşmazlığın “diplomatik bir kriz” boyutunda olmadığını açıklayan Tunus Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün bu sözüne vurgu yapılması tavsiye ediliyor.

Gizli belgenin yedinci maddesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tunus ziyaretiyle ilgili.

Bu maddede Erdoğan’ın Tunus ziyareti aleyhinde BAE medyasında daha fazla haber yapılmaması gerektiği belirtiliyor ve aksi takdirde Tunus’un BAE’ye “Bu bizim egemenliğimizi ilgilendiren bir konu” cevabını verebileceği ifade ediliyor.

En önemli madde ise sekizinci ve son madde.

Söz konusu maddede Tunus’taki bazı dernekler ve medya organları aracılığıyla gündem değiştirilmesi, tartışmanın yönünün Tunus-BAE arasındaki krizden En-Nahda’ya çevrilmesi, Tunuslu ilerici ve modern kadınların imajına zarar veren DAEŞ üyesi Tunuslu kadınlardan Raşid El-Ğannuşi liderliğindeki hareketin sorumlu olduğu propagandasının yapılması tavsiye ediliyor.

Buradan şunu anlıyoruz:

BAE’nin Tunus’ta finanse ettiği ve ülkenin iç işlerine müdahale etmek için kullandığı dernekler ve medya organları var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tunus ziyaretinin ardından Türkiye’deki bir takım muhalif kalemler ziyaretin başarısız olduğunu ve ziyaret sırasında çeşitli olumsuzluklar yaşandığını öne sürmüş, bu iddialarına kanıt olarak da Tunus’taki bazı gazetelerde çıkan haberleri ve yorumları göstermişti.

Oysa olay şu:

Abu Dhabi’den Tunus’taki derneklere ve medya organlarına talimat gidiyor.

BAE’nin isteği üzerine Tunus’ta Erdoğan aleyhinde açıklamalar, haberler ve yorumlar yapılıyor.

Daha sonra da Türkiye’deki malum çevreler o haberleri ve yorumları göstererek Erdoğan’ın tepkiyle karşılandığını ve ziyaretin başarısız olduğunu iddia ediyor.

Çark böyle işliyor.

Tabii bu arada insanın aklına ister istemez şu soru geliyor:

Tunus’ta olduğu gibi acaba Türkiye’de de BAE’nin gündem belirlemek için kullandığı dernekler ve medya organları var mı?