İnsan olmanın ahlaki sorumluluğu hangi coğrafyada yaşarsa yaşasın her bireyi kapsar. Gören göz, işiten kulak ve düşünen akıl için insanın şahit olduğu her şey bir imtihan vesilesidir. Arifler bunu “varlık da imtihandır, yokluk da…” diyerek özetler.
Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen soykırım derecesindeki saldırılar günümüz insanlığının en ağır imtihanıdır. Katledilen sivillerin sayısı 20 bini geçti. Enkaz altında binlerce ceset olduğu haberleri geliyor. Yaralıların sayısını varın, siz düşünün. Siyonist katillerin yaptıklarını kenardan sessiz sedasız izleyen hiç kimse, bu katliamın sorumluluğundan kurtulamayacak.
Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla 21. yüzyılın savaş ve işgallerinde parametreler de değişti. Türlü sansür girişimlerine rağmen başta Elon Musk’ın X platformu olmak üzere pek çok ortamda Gazze’de yaşanan katliamın tüm yönleri dünyayla eş zamanlı olarak paylaşılıyor. Sırf bu sebeple Elon Musk’ın siyonistlerin tehditleriyle baş etmeye çalıştığını görüyoruz. Tehditler işe yaramamış görünüyor ki X platformu Gazze’deki katliamı sansürsüz şekilde insanlara ulaştırmaya devam ediyor. Bunun ne denli önemli olduğunu ancak yokluğu hâlinde anlayabiliriz.
1992-1995 yılları arasında Avrupa’nın göbeğindeki Bosna’da yaşanan katliamları düşündüğümüzde bugün geldiğimiz noktayı daha iyi kavrayabiliriz. O zamanlar tüm haberleri, taraflı ajansların sansürlenmiş veya manipüle edilmiş yayınlarından alıyorduk. Saraybosna’nın sürekli bombalandığı o görüntüler, uzaktan çekilmiş film sahnelerini andırıyordu. Yakın plan çekimlerin servis edilmemesi yaşanan katliamın boyutunu perdeliyordu. Bu sebeple de dünya kamuoyunun Bosna’da yaşananları anlaması yıllar almıştı. Sonuç: 250 bin Boşnak katledildi, yüz binlercesi yaralandı, on binlerce kadına tecavüz edildi… Harap olan şehirlerin hâlen tam olarak toparlandığını söyleyemeyiz. Bölgeye gidenler duvarlardaki kurşun ve bombardıman izlerini bugün dahi görebiliyor.
Oysa bugün Gazze’de yaşananları cep telefonlarından, anlık paylaşımlardan veya sosyal medya platformlarından tüm gerçekliğiyle takip edebiliyoruz. Gazzelilerin yaşadığı ağır bombardımanı, katledilen çocukları, yaralananların çaresiz çırpınışlarını, hastanelerin içler acısı durumunu ve işgalci siyonistlerin acımasızlığını net olarak görebiliyoruz. İşte bu yeni gerçeklik tüm insanlığın ortak vicdanını harekete geçirebiliyor. Dünya tarihinde ilk kez Avrupa başkentlerinde hatta Amerikan şehirlerinde Gazze için yürüyen, boykota katılan ve kendi yönetimlerini istifaya zorlayan yüz binlerce insanı görüyoruz. Bu ortak vicdandır ki dünyanın bugününü ve geleceğini sonsuza kadar değiştirebilecek bir değişimi haber veriyor. Bundan sonra hiçbir devlet kendi çıkarlarını bahane göstererek istediği gibi hareket etme lüksüne sahip olamayacak.
Geçen hafta İtalyan takımları olan Inter-Juventus maçında yaşananlar, bu ortak vicdanın güzel bir örneğiydi. Bütün futbolcu ve teknik direktörler ile hakemlerin, Filistin'de katledilen küçük kızın yüzündeki yarayı kendi yüzlerine çizerek çıktığı bu maç tüm izleyenleri derinden etkiledi. Maçı izleyen 1 milyar futbolsever bu anın yoğunluğuna, verilmek istenen mesaja odaklandı. Sosyal medya platformlarındaki paylaşımlar milyonları buldu. Özellikle Batılı kadınların Gazzeli annelerle kurduğu empati, büyük bir öfke patlamasına dönüştü. Kadınların başını çektiği gösteriler İslam dünyasındaki gösterileri gölgede bırakacak seviyeye ulaştı. Bu vicdanlı kadınlar ABD başkanının yüzüne “Soykırımın ortağısın!” diyerek haykırdı. Kanada, İngiltere, Fransa, İtalya hatta İsrail başbakanları bu kadınların öfkeli sözlerine hedef oldu. Gün geçtikçe büyüyen bu gösteriler, aynı vicdanın çocukları olduğumuzu hatırlatıyor.
Siyonist İsrail, kullandığı orantısız güçle ne yaparsa yapsın; bu savaşı psikolojik olarak kaybetti. Savaşların uzun vadeli kazananlarının, psikolojik üstünlüğü elinde tutanlar olduğu düşünüldüğünde Filistinlilerin asıl kazananlar olduğu görülecektir. Tünelin ucu görünmüştür ve işgalci rejim ne yaparsa yapsın, bu gerçeği değiştirecek kamuoyu desteğini yanında göremeyecektir. Yaşanan boykotun neticelerine baktığımızda bu daha iyi anlaşılır. ABD yönetimi bir an önce bu kâbustan kurtulmanın yollarını aramaya başladı. Büyük firmalar, kendi hükûmetlerine baskı yapmaya ve sorunun kalıcı olarak çözülmesini talep etmeye başladı. Starbucks, McDonald’s, Coca Cola, Burger King gibi firmalar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 70’lere varan ciro kaybı sebebiyle zor durumda olduklarını açıkladı. Sadece bu dört firmanın gelirlerinin, çoğu ülkenin gayrisafi millî hasılasından büyük olduğunu hatırlatalım.
Malcolm X’in meşhur sözüdür: “Tüm uyuyanları uyandırmaya bir uyanık yeter.” Gazze tek başına tüm dünyayı derin uykusundan uyandırdı. Dünyayı yöneten küresel çetelerin ahlaksızlıklarına doğrudan şahit olduk. Haklı olanın değil, güçlü olanın hükmünün geçtiği bu düzen Batı dünyasındaki vicdan sahibi milyonları da rahatsız etti. Tek başına Gazze’nin mazlum ve onurlu çocukları, gelecek yeni dünyanın fitilini ateşledi. Tek başına Gazze’nin gül yüzlü bebekleri, siyonist rejimin insanlıktan nasibini almamış ırkçı yapısını ifşa etti. İnanıyor ve umut ediyorum ki dünyanın dört bir yanındaki zulmü yine insanlığın bu ortak vicdanı sona erdirecektir. Bakalım Mevla’m neler eyler, ne eylerse güzel eyler…