Yeni Anayasa değişikliğini kastederek “İslam’a aykırı” diyorsunuz:
Olmuyor sayın müdürüm. Laikliği ayaklar altına alıyor, şeriatın yaklaşmasına öncülük ediyorsunuz. Orantısız güç kullanarak dini, siyasete alet ediyorsunuz. İrticayı alenen teşvik ve telkin ediyorsunuz. Türkiye’yi İran’a, Malezya’ya çevirme teşebbüsünde bulunuyorsunuz. Gericiliği ve yobazlığı tetikliyorsunuz. Saç üstü peruk modasının saygınlığına halel getiriyorsunuz. Gericiliğin, yobazlığın değirmenine su taşıyorsunuz. İrticai faaliyetlerin ayak seslerine fon müziği oluyorsunuz.
Yakışmıyor sayın müdürüm. “O ezanlar ki şehadetleri dinin temeli ama benim yurdumun üstünde inlemesin artık nolur ya! Resmen ağzıma ağzıma okunuyor her sabah.” “Uykumdan uyandıran ezan için camiyi basıp imam mı keseyim” diyen CHP Parti Meclisi Üyesi Sera Kadıgil’in hatırını pul kıymetine düşürüyorsunuz. “Biz, ilhamlarımızı gökten, gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz” prensibini hunharca çiğniyorsunuz.
Etmeyin sayın müdürüm. Anayasa’dan, “Devletin dini İslam’dır” hükmünü çıkaranların ruhunu muazzeb ediyorsunuz. Hilafete göz kırpıyor, sinyal çakıyorsunuz. Tekke ve zaviyeler, medreseler gibi kurumların kapılarına kilit vuranların kemiklerini sızlatıyorsunuz. Sarığını çıkarıp şapka giymeyenlerin asıldığı darağaçlarının yaptıkları hizmete ihanet ediyorsunuz.
Eylemeyin sayın müdürüm. İkna odalarında mesai harcayan, örümcek beyinlilere medeniyet ve çağdaşlık dersi verip onca zahmete katlanan akademyamızın emeklerini zayi ediyorsunuz. Uzaya uydu fırlatma kapsamında okul önlerinde ellerinde video kamera ile başörtülü bayanların görüntüsünü alan uzay bilimcilerimizin çalışmalarını itibarsızlaştırıyorsunuz. Bidon kafalıların, sıkma başların itibarını yükseltiyorsunuz. Çağ dışı, karanlık döneme dönüşün emarelerini gösteriyorsunuz. Bizi, muasır medeniyetler zirvesinden tepe taklak aşağıya yuvarlıyorsunuz.
Kıymayın sayın müdürüm. Rejim değişikliği için çalışanların yollarındaki kersekleri kaldırıyorsunuz. Yaşam tarzımıza müdahale etme girişiminde bulunuyorsunuz. Çağdaş, modern sistemimizin önünde engel teşkil eden İmam-Hatip’lilerin jargonunu kullanıyorsunuz. Radikal dinciliğin/aşırı dinciliğin sözcülüğünü yapıyorsunuz. Mahalle baskısının ruhunu recm ediyorsunuz. Bekir Coşkun’un, Uğur Dündar’ın, Emin Çölaşan’ın, Müjdat Gezen’in, Yılmaz Özdil’in bırakmaya çalıştıkları mirası çar-çur ediyorsunuz…
Empati yapıp bu ifadenizi Tayyip’in kullandığını düşünsenize sayın müdürüm. Oy oy oy…
Anında “Laiklik tehlikede, Tayyip şeriat getirmek istiyor, irticanın ayak sesleri…” gibi sahte iddialar medyada yürütülür, kurumsallaşmış misyonerlik hareketi algı operasyonlarını günde üç öğün sürdürürdü değil mi? Bakın siz söyleyince medya (uluslar arası da dahil) ne kadar olgun ve mak(b)ul karşıladı yanılıyor muyum?!
“Oy” demişken…
Daha güçlü, daha dinamik, daha itibarlı bir Türkiye ve daha güzel bir gelecek için EVET, ben varım siz de var mısınız sayın müdürüm?!