Karadeniz Vakfı Başkanı vakıf insan Yusuf Cevahir önemli bir misafirimiz var diyerek davet etti. Karedeniz Vakfı Yusuf Cevahir’in başkanlığında onlarca gönüllü çalışmaya vesile oluyor. Vakıf, spor, folklor, güzel sanatlar vb. çok sayıda kurslarla adeta bir akademi gibi çalışıyor.
Karadeniz Vakfı’nın bu haftaki konuğu Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge İvanov idi. Bir ülkenin cumhurbaşkanı konuk olunca resmi eksenli, karşılıklı ilişkilerin konuşulacağı bir toplantı olacak diye içimden geçirdim. Ancak vakfa varınca kalabalık bir dinleyici topluluğuyla karşılaştım. Konuşmanın başlığının yazıldığı fonu görünce acaba bu başlığı misafir cumhurbaşkanına sormadan mı koydular diye düşündüm. Bu başlık bir devlet başkanının konuşacağı bir konuya benzemiyor. Bir akademisyenin, bir filozofun, bir münevverin konuşmasının başlığı ancak böyle olur. Yanılmamışım. Hakkında daha önce hiçbir fikir sahibi olmadığım Makedonya Cumhurbaşkanı tarihçi akademisyen, bir münevver devlet adamı ve üstelik 2009’dan beri görevdeymiş. Ben de onun güzel başlığını yazının konu başlığı yaptım.
Uzun zamandır Makedonya’nın başı ismi nedeniyle dertte. Yunanistan, Makedonya ismine itiraz ediyordu. Nihayet bir anlaşmaya varıldı ve Makedonya’nın adı Kuzey Makedonya olarak değiştirildi. Makedonya küçük, şirin bir Balkan ülkesi. Osmanlı Devleti’nin mimaride ve şehircilikte güzel örneklerini görmek isteyen Üsküp, Kalkandelen, Ohri, Manastır’ı görsün. Mayıs, haziran aylarında giderseniz coğrafyanın ve mimarinin tadına doyamayacaksınız. Zarafet abidesi minareleri, camileriyle, çarşısıyla Üsküp bir inci şehir.
Makedonya Cumhurbaşkanı bu ülkenin var olma sebebini Osmanlı’ya bağladı. Osmanlı’nın hoşgörünün ötesinde bir güzel kavram olan “saygı”ya sahip olduğunu ve o yaklaşım sayesinde din, dil, ırk ayrımı gözetmeden herkesin barış içinde bir arada yaşadığını ifade etti. İvanov’un Bermuda üçgeni olarak adlandırdığı köşelerinde; Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu’nun bulunduğu yerlerde Osmanlı döneminde barış ve huzur vardı. Batılıların haritalarını cetvelle çizdikleri bu coğrafyada bugün kan ve gözyaşı, katliam ve sürgün var.
Bugün Balkanlar’da 50 milyon insan; 20 etnik grup, 13 ülke, 3 din… Kafkaslar’da 50 milyon insan; 50 etnik grup, 6 devlet, 11 otonom cumhuriyet, 3 din… Ortadoğu’da 350 milyon insan; 40 etnik grup, 17 ülke, 3 din bir arada yaşıyor. Bu kadar çeşitliliği bir zenginlik, hoşgörü ve saygı çerçevesinde yöneten Osmanlı bölgeye barış getirmişti.
Osmanlı’da millet tanımı da bugünkü gibi ırka dayalı bir tanım değildi. Millet bir din mensuplarını ifade ederken, insanları millet yapan değerleri de inanç bağıydı. Bir papazın, bir hahamın, bir müftü kadar toplumu üzerinde otoritesi vardı ve bu anlayış devletin 600 yıl yaşamasını sağladı.
Gjorge İvanov, sosyolojinin babası İbn Haldun’un asabiyet teorisi ve devletlerin yaşının üç kuşağı yani 120 yılı geçmeyeceğinin çok önemli tespitler olduğunun altını çizdi. İbn Haldun’un 120 yaşını üç kat daha fazla yaşayarak ekarte eden devlet Osmanlı’dır. Konuşmanın sonunda açık fikirli insanların yetişmesi için birinci unsurun eğitim olduğunu belirten İvanov, Yuval Noah Harari’nin dört ilkesiyle konuşmasını tamamladı.
1- Eleştirel düşünce
2- Yaratıcılık
3- İşbirliği
4- İletişim
İyi bir gelecek için bu dört unsurun uygulanmasının zaruretine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Gjorge İvanov’un görev süresi mayıs ayında doluyormuş. Akademik kurumlar ya da düşünce kuruluşları tarafından davet edilerek tekrar dinlenmesinde fayda vardır diye düşünüyorum.