Şaşkınlığınız belirir, bunca zamandır “tanıyorum” sandığımız bir insanı; aslında yeni tanıyor olmanın keşfi ve hayreti ile bulanırsınız.

Bu bazen iyi olsa da genellikle; kötü bir sonuçtur. Hepimizin az ya da çok yaşadığı durumlardan birisidir. Bazen en yakın dostumuz bazen de hayatımızdaki insan için bu durum yaşanabilir. Kusursuz gördüğümüz, muazzam varlıklar bir anda “insan” olma niteliğine kavuşurlar. Hatalı eksik ve kusurlu taraflarını görmeye başlarız. Sonrası adım adım tüm kusurlarını görmeye başlarız.

Süreci başa aldığımızda; insan “sevme ve sevilme” söz konusu olduğunda, o her şeyden şüphe eden canlı; kör ve sağırlaşır. Vücudumuzdaki dengeyi sağlayan sıvıdan birisi fazla salgılandığında, dengesi bozuk, vakti yanlış gösteren saate dönüşür.  Bu dönemlerimizde karşımızdaki insanları kusursuz görmeye çok yatkın oluruz.

Körlük dediğimiz bu aşamada oluşur.

Hiç birimiz, karşımızdaki insanın gerçek karakterini hemen anlayamaz. Bunun için zaman, karşılıklı anlayış ve karşımızdaki insana dair belirli nüansları ortaya çıkartacak özel anlar gereklidir. Bunlar olana kadar, karşımızdakilerin hatalarını göremez ve onlara muhteşem sıfatlar yükleriz. Ancak zamanla gerçekler adım adım ortaya çıkar.

Aslında insanlar bazen değişirler. Karşımıza çıkan zorluklar, tecrübe ve deneyimler insanları değiştirebilir. Ama unutmayalım ki; Ne kadar değişim gösterse de, her insanın sabit bir kişiliği var. Bu mutlak karakter yapısı, bütünlük seviyesi, bir değerler toplamı şeklinde sabit kalır ve değişmez.

Bunu fark edip fark etmemek tamamen bize kalmıştır. Gördüğünüz gerçekleri, olduğu gibi kabul etmeden, beden diline bakarak, insanların davranışlarına ve bunların altındaki gerçekleri anlamak, kim olduğuna, gizli yanlarına bakarak, belli hak ve davranışlarını yorumlamak, doğru ilişkiler kurmak için yapmamız gereken en önemli şeylerin başında gelir.

Unutmayın!

İnsanlar kolay kolay değişmez, sadece maskeleri düşer

İlk zamanlarda, her insan uyum sağlamaya çalışır. Mesela, aykırı tutum, davranış ve fikirlerini sevdiği kişiden gizleme yolunu tercih ederek, geçici bir orta yol ve denge bulma yaklaşımını benimseyen insanlar vardır. Bu her ortamda da olur. Kişi evlendiği, arkadaş olduğu veya ilk işe başladığı işyerinde ilk dönemlerde her zaman eksik, hatalı ve kusurlu gördüğü taraflarını göstermez. Bu çok insanı bir yaklaşımdır, kimse kimsenin yüzde yüz ortada olduğunu savunamaz. Hiç birimiz kusursuz değiliz, sadece ilk başlarda karşımızdaki kişilere direk bir sanat eseri gibi yaklaşmamayı bir ilke olarak benimsememiz gerekiyor. Güven, sevgi, aşk duyacağımız insanları lütfen sonrasında “ büyük hayal kırıklıkları” yaşamamak için iyi tanımaya gayret gösterelim.

Bir insanla tanıştığımızda, hemen gerçek kişiliğini tanımak için özel bir yöntem yok. Çoğu insan kendisini bile tanımıyor. Birbirimizi tanımak için, beraber zaman geçirmek, yolculuk yapmak, borç para vermek vb. gibi tecrübeler yaşamak gerekiyor.

Artık insanlar maske takıyor. Dışarıda kusursuz görünen insanların çoğusu evlerinde duvarlarını yumrukluyor. Çoğu aşk ve sevdalar fotoğraf karelerinde sahte bir domates tadında, sadece görüntüden ibaret.

Eğer kalbi duygularınız ön planda yaşayan insanlardansanız, maskesiz yaşamayı tercih edebilirsiniz. Ancak insanların yüzlerindeki maskeleri çıkarmadan lütfen onları sevme, inanma, güvenme gibi önemli değerleri sunmayalım.

Samimi insanların sorunu herkesi kendileri gibi sanmalarıdır. Bu nedenle, başkalarının hayatlarını bir maskenin arkasında yaşayabileceğini görmek onlar için çok zor olabilir.

Unutmayalım!