Türk insanının ağzına pelesenk olmuş kalıplardan birisidir “Türkiye’de işsizlik yok, iş beğenmemek vardır” sözü. Gerçekten de bugün hangi ilin, hangi sokağına girerseniz girin; gördüğünüz lokantaların, marketlerin, kafelerin yarısının camında iş ilanı görürsünüz.
Peki, TÜİK’in 2017 verilerine göre 3 milyon 251 bin olan işsiz sayısı neden bu iş ilanlarını dikkate alıp, işe girmeye çalışmıyor?
Aslına bakarsanız, Türkiye’de ilkokul ve lise mezunlarının işsizlik problemi yok. Tam tersine üniversite okuyan gençliğin iş bulma sıkıntısı var. Ben Gaziantep Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. Lise yıllarımda bu mesleği yapıyordum. Gittim üniversitesini okudum, eğitim dönemimde her yıl çalıştım, en son yerel bir kanalda haber müdürlüğüne kadar yükseldim ve eğitimimin sonundaysa hayallerimi gerçekleştirmek için İstanbul’da çalışmak üzere işimden ayrıldım fakat hayatın gerçekleri yüzüme acımasız tokadını vurdu. Belki yüzlerce kişiyle iletişime geçtim ama sonuç çıkmadı. Diriliş Postası Genel Yayın Yönetmeni Erem Şentürk hariç kimse çalışmalarıma bile değer vermedi.
Yine aynı dönem benim, bir alt sınıfımda olan ama çalışkanlığıyla eğer fakültenin kredi sınırlaması olmasa bizden bile erken üniversiteyi bitirecek olan bir arkadaş vardı. Bu çocuk kendi sınıfından fazla bizim derslere girdiği için sürekli muhabbet eder, derslerdeki gayretinden dolayı kendisine imrenirdim. Dün Facebook üzerinden “27 yaşında, lisans mezunu olup hâlâ babamın eline bakmak” diye bir paylaşımını gördüm gerçekten içim acıdı. Birebir yaşadığım duyguların, kelimelere dökülmüş acı tarifiydi sanki.
İşsizlik sorunu elbette herkes için bir sorun fakat üniversite mezunlarını daha çok vuruyor. Çünkü üniversite okumayan bir erkek okuldan çıkar çıkmaz ya bir berbere, ya bir lokantaya ya da herhangi bir sanayi sektörüne çalışan olarak giriyor ve birkaç yıl sonra kalifiyeli eleman seviyesine yükseldiği için dolgun bir maaşla hayatını kolaylıkla idame ettirebiliyor. Üniversite okumayan kızlarsa, 20’li yaşlara bile gelmeden evlenip, ailesini kuruyor.
Ama üniversite mezunları için durum böyle olmuyor işte. Nereden baksan askerlik falan derken yaş en az 26-27 oluyor, o saatten ve eğitimden sonra da gidip bir işte çırak olarak çalışmak ve azar işitmek elbette imkânsızlaşıyor. Ve en önemlisi de çevrende daha çocuk yaşlarda ailesinin ekonomisine katkı sağlayan yaşıtlarını gördükçe, yıllarca ailenden para alarak okuduğun ve sonucunda da hiçbir şeye sahip olamadığın gerçeği adamı yıkıyor.
Şu an çevremde lise mezunu olup da işsiz olan bir tane arkadaşım yok ama yıllarca okuyup da hala düzenli bir işe girememiş birçok tanıdığım var. Devlet bu soruna acil bir çözüm bulmalı. Elbette devletin imkânları da sınırlı, her çalışan demek devlet için aylık sabit gider demek ama bu şekilde giderse de şu an lise okuyan gençler ve aileleri üniversite mezunlarının çektiği sıkıntıları görmeye devam ederse en son, kimse üniversite okumak istemeyecek.
Mevcut öğretmenler ve memurlar bence çok iyi maaş alıyorlar. Onlarında çocukları işsiz, gerekirse bunlara birkaç yıl zam yapılmaz ve oradan elde edilecek gelirle yeni kadrolar açılarak devlete fazla yük olunmadan istihdam problemi çözülebilir. Yine çözülmezse Türkiye’nin 81 ili ve 957 ilçesi var. Bunlara üniversite mezunu olması şartıyla nüfuslarına oranla kadrolu işçi alma zorunluluğu getirilsin. Artık lütfen bu problem çözülsün, çünkü bıçak kemiği ikiye ayırmak üzere…