1 Kasım seçimlerinin, içeriden /dışarıdan bütün Ak Parti muhaliflerine diyecek söz bırakmayacak şekilde, başarıyla intac etmesi elbette, Ak Parti teşkilatı içinde yer alan mensuplarını ziyadesiyle sevindirmiştir.

Ancak bu sevinç, 7 Haziran seçimlerinden sonra yaşanılanlara ve ortaya çıkarılan istikrarsızlığa bakıp, 1 Kasım eşiğini, ülkesinin yüzyüze kalacağı tehlikeyi görerek, oyunu Ak partiye kullanan, bütün seçmenin yarısına tekabul eden duyarlılığın ne kadar kıymetli olduğunun üzerini asla örtmemelidir.

Bu duyarlılık, en baştan bilinmelidir ki, bir partiye mensup olma ve onu iktidara taşıma duyarlılığı değildir.

Binaenaleyh bu duyarlılığı gösterenler, yalnızca ak parti mensupları ve ona gönül verenlerden ibaret değildir.

Bu duyarlılığı gösterenlerin içinde,  hayatında hiç oy kullanmayan müslümanlarda vardır. Bu duyarlılığın içinde, MHP’liler, CHP’liler ve hatta paralel denilen uluslararası örgütün istismar ettiği hizmet ehli cemaatten insanlar vardır.

Bu duyarlılığın içinde, daha önce Ak partiye hiç oy vermemiş sol görüşten vatandaşlarda vardır.

Bu duyarlılık, hem Ak parti için, hemde ülkenin şu küresel süreç içindeki serencamı bakımından ve ülkenin istikbali adına altın kıymetinde bir duyarlılıktır.

Bu duyarlılık, evelemirde, Ak partinin 10 yılı aşkın iktidarı döneminde etrafında oluşan zıpır medya farelerinin zafer sarhoşluğu içinde heder edilmesine engel olunmalıdır.

Öte yandan, bir yandan terörle mücadele sürdürülürken, diğer yandan hem terör örgütü, hemde onun siyasi organizasyonu tarafından manipüle edilen Müslüman Kürt halkının gerçek yerel temsilcilerini direk muhatap alınmalı ve üzerinlerine PKK&HDP AŞ. nin kurmuş olduğu baskı ve  manipülasyonu, bölge titiz bir güvenlik alanı içine alınarak engellenmelidir.

Ak Partinin on yılı aşkın iktidar olma becerisi ve başarısı, taraflı/tarafsız farklı kesimler tarafından farklı bir çok analzlere tabi tutulmaktadır elbette.

Her şeyden öte, Ak parti,  yerel yönetimlerde güven kazanmış merkez bir çekirdek etrafında oluşmuş en geniş siyasi koalisyondur.

Bu merkez çekirdek etrafında oluşan koalisyondan, farklı siyasi anlayışı olan ve farklı ideolojilere mensup bir çok insanın gitmesi/gelmesi, değişmesi, kopması, Ak partinin 7 haziranda yaşadığı travmanın temel sebebi olarak görülmesi çok yanlıştır. Temel sebep, Ak Partinin, yerel yönetimlerde, dost/düşman her siyasi görüşten geniş kitlelerin güveni kazanmış olan merkez çekirdeğin güven kayıbına uğramasından kaynaklanmaktadır.

1 Kasım seçimleri, ak partinin bir nefis muhasebesi ile fabrika ayarlarına dönüp kazandığı bir başarı olarak görülmesi çok büyük bir yanılgı olacaktır.

Ak partinin bir nefis muhasebesi yaptığı muhakkaktır ve bu muhasebeden samimi sonuçlar çıkarmıştır elbette. Ve fakat böyle nazik bir süreçte merkez çekirdeğin kaybettiği güveni kazanması imkan dahilinde değildir.

Bu başarı fabrika ayarlarına dönmenin bir başarısı değildir.

Bu başarı yukarıda zikrettiğim ‘Duyarlılığın’ neticesidir.

Bu bağlamda, Ak parti, 1 kasim itibarıyla hem iktidar ve hemde muhalefet görevini çok ciddi bir şekilde deruhte etmelidir.

Siyasi ikbal peşinde olmayan, makam/mevki derdi olmayan, Ak parti siyasi organizasyon içinde yer almayan, Vatandan başka rant sağlanmasını talep edeceği bir arazi derdi olmayan, dışarıdan Ak partiye destek vermiş müslüman aydın ve sifil toplu hizmeti görenlerden oluşan gönüllüler ile mutad her ay istişare etme mekanizması kurmalıdır. Merkez çekirdekte  güven kaybettirecek, iltimas/ yolsuzluk vs. gibi şeylere asla ve kat’a izin verilmemelidir.

Ak Partinin işi çok çok zordur. Allah yar ve yardımcıları olsun vesselam….