Suriye devrimini destekleme fikri, Arap medyasının Suriye devrimini parçalamak için başvurduğu en elverişli argüman. Zira Suriye devriminin başarılı olması demek bölgemizde siyasi coğrafyanın bütünüyle değişmesi ve dünyanın yeni gerçeklerle yüzleşmesi anlamına gelmektedir.
Daha önce ünlü bir Arap medya kuruluşu Lübnanlı terör örgütü ‘Hizbullah’ın itibarının yükselişinde rol oynamıştı. Öyle ki, tüm Arap medyasında bu örgüt, bilinen suçlarına, Başbakan Hariri’ye yönelik suikast girişimlerine ve geniş bir arazide uyuşturucu bitkiler yetiştirip ticaretini yapma gibi yanlış işlerine rağmen bir direniş örgütü olarak takdim edilmişti.
Arap medyası bu örgüte ait kuruluşları -grupçuluk yapmalarına ve Lübnanlılar arasında nefret ve ayrılık tohumları yaymalarına rağmen- Lübnan devletinin kuruluşlarından daha kıymetli olarak göstermeyi başarmıştı.
Aynı Arap medyası Suriye devrimine de el atmış ve kendilerini bu devrimi destekleyen ve kollayan kuruluşlar olarak göstermeye çalışmıştır. Oysa, son derece tehlikeli bir oyun oynuyorlar. Bugünkü oyunları dünkünden daha tehlikeli. Şunu yapıyorlar: Suriye’deki muhalif gruplardan özellikle bazılarını programlarına çıkararak ve belgesellerini yaparak öne çıkarıyorlar. Sanırsınız ki diğer grupların bir etkisi yok, meydanda sadece o grup savaşıyor! Bu, insaflı bir medya anlayışına sığmayacak bir tutumdur. Ne var ki, malum devletlerin politik hedeflerine hizmet edecek bir pazarlama stratejisi güdüyorlar. Suriye’de devrimci grupların çok ve çeşitli olması buna zemin hazırlıyor. Belli ki uluslararası güçler bu gruplar arasındaki anlaşmazlıkları kullanarak bazı grupları öne çıkarmak istiyorlar.
Bu tehlikeli gidişat Afganistan’da mücahitler arasında yaşanan iç çatışmalara benzer bir sahnenin ortaya çıkabileceğini göstermektedir. Onlar da parçalanmışlardı ve bir anda tüm grupları boğacak ‘Taliban’ hareketi ortaya çıkmıştı. O gün bugündür Afganistan yaralarını sarabilmiş değil! Kriz durumu nesilden nesle intikal edip durmakta.
Beklentimiz odur ki, Suriye muhalefet grupları arasındaki mesafeler en aza indirilebilsin. Aksi takdirde zayıf düşerler, birbirleriyle savaşmaya başlarlar ve nihayet Afganistan tecrübesini yeniden yaşamak zorunda kalırız. Birbirine düşerek zayıflayan muhalefet gruplarını silip süpürme işi de “İslam Devleti Örgütü”ne (IŞİD/DAİŞ) ihale edilir. Belki bu sene içinde değil, ama Amerika Esed rejimini dağıtmaya karar verirse DAİŞ bir dizi uzun soluklu savaştan sonra Suriye’de bu çeşitli muhalif grupları ortadan kaldırma görevini üstlenebilecektir.
Beşşar Esed’in bugün içine düştüğü durum Necibullah’ı hatırlatıyor. Sovyet uşağı bu Afgan başkan Kabil’de Taliban tarafından idam edilmişti. Ama ne yazık ki bu idamla Afganistan krizi sona ermemişti. Bilakis bütün yoğunluğuyla günümüze kadar devam etmiştir.
Yapılması gereken; Suriye muhalefetini ve devrim güçlerini tüm Suriye halkını özgürlük darağacında sallandırmak isteyen Arap medyasının bu tehlikeli oyunlarına karşı uyarmaktır. Maksadım Suriyeli devrimcileri aynı vartaya bir daha düşmemek için Afganistan tecrübesinden ders çıkarmaya davet etmektir. Türkiye’ye düşen de, bu muhalif grupları birleştirebilmek için şimdiye kadarki çabalarından daha yüksek bir performans ortaya koymasıdır. Zira dünyaya bir Afganistan ve bir Somali yeter…
Çeviri: Fethi Güngör