Bölgemizin ateş çemberine dönüştüğü ve önemli tarihsel kırılmalar yaşadığı bir dönemde, ülkemizin kuşatılmışlık hissine kapılmaması adına sorumluluk sahipleri canhıraş bir gayret ve metanetle yeni açılım politikaları geliştirmeye çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Latin Amerika temasları ardından geçtiğimiz hafta Afrika ülkelerine kalabalık bir iş adamı grubuyla gerçekleştirdiği ziyaret çok büyük önem arz ediyor ve yakın coğrafyada yaşanan olumsuzluklara karşı bir cevap anlamı da taşıyor; Türkiye her türlü koşulda yolunda güçlenerek yürümeye devam edecektir.
Başta ABD olmak üzere egemen dünya güçlerinin, nükleer alandaki çalışmalarını bahane ederek saldırma planları yaptıkları bir dönemde, komşusu İran’ın hukukunu korumak adına kendisini riske etmekten kaçınmayan Türkiye, daha sonraları Suriye konusunda bu ülkeyle derin fikir ve eylem farklılığına düşmüşse de, ilişkilerinin yüksek düzeyde bir krize dönüştürmemesi tek kelimeyle muazzam bir diplomatik başarıdır. İran’ın batılı ülkelerle arasını kısmi anlamda düzeltip uzun yıllar boyu maruz kaldığı çeşitli ambargoların kaldırılmasıyla birlikte oluşan yeni durum karşısında Türkiye’nin bunu karşılıklı çıkarlar doğrultusunda bir fırsata dönüştürmek üzere harekete geçmesi ve bu bağlamda Başbakan Davutoğlu’nun hafta sonu İran’a yaptığı ziyaret esnasında 40 Milyar dolarlık yeni bir ticari hacimden bahsedilmesi bile, bir virüs gibi yayılmaya çalışılan kuşatılmış çaresizlik duygusunu yerle bir etmek adına son derece başarılı girişimler olarak kayıtlara geçiyor.
Terörün her türlüsüyle mücadele konusunda devletin tepesinde gösterilen kararlı duruş, her ne kadar her gün yeni şehit haberleriyle yüreğimiz yansa da, PKK ve türevlerinin köklerinin kurutulması hususunda başarmamıza çok az bir zaman kaldığı inancını pekiştiriyor. Özellikle Başbakan Davutoğlu’nun geçtiğimiz hafta Cuma namazını terör belasından kurtarılan Silopi’de halkla birlikte eda etmesi, her hafta sonu terörden mağdur olan doğu ve güneydoğu bölgeleri illerinin rehabilitasyonu adına bakanların gerçekleştirdikleri kesintisiz ziyaretler, halkın temsilcilerini sabırla dinleyip birlikte çözümler bulmak yolunda yaptıkları temaslar hız kesmeden devam ediyor. Siyasi, askeri ve sivil bürokratik organların Cumhuriyet tarihi boyunca bu denli uyumlu ve fedakârca çalıştığı bir dönem olmadığına dair iddiaya girebilirim.
Fethullahçı ihanet odaklarının faaliyetlerine son vermek üzere yapılan girişimlerin hız kazanması ise geniş kesimlerce sevinçle karşılanıyor. Devletin, milleti zehirlemeye yönelik eylemlerde bulunan her kim olursa olsun, bir şekilde hesabını yine millet adına soracağı duygusu vatandaşın güvencini artırıyor.
Bu hafta Ankara Ajandası’ndan bu kadar. Önümüzdeki hafta detaylı bir şekilde MHP’de yaşananları ele alacağım nasipse…
Selam ve dua ile…