Zor zamanların sığınağı olarak fitneyi görenler o sığınakta nefessiz kalacaklarından gafillerdir. Maalesef yaşadığımız son süreçler dahi her an fitneye sarılan gülencilerin boğazlarına kadar yalan, çarpıtma, hıyanet sarmalına battıklarını ibretle izlemekteyiz. Bu bitmek bilmeyen iç çelişkileri önlerine çıkan herkese saldırmak, herkesi birbirine düşürmeye çalışmak ve çatışma ortamından fayda elde etmek uğruna taban tabana zıt olduklarını iddia ettikleri mantalitelerle bile kolayca kol kola girebildiler.
Zaman Gazetesi’ne atanan kayyımlara karşı durmak için çağrıda bulundukları kadınlar tarihleri boyunca hiç bu kadar cesur olmamışlardı. Kıyası kabil olmayan şeylerde yine kıyası kabil olmayan etvarı ortaya koymakla cemaatçiliği dinlerinin önlerine koymanın zelilliğini yaşarken dahi başörtüsü/kadın/anne gibi kavramları kendi menfaatlerine kullanmaktan geri durmamaktalar.
FETÖ/PDY kapsamında yürütülen soruşturmalar neticesinde öyle ya da böyle tespit edilen bir irtibattan dolayı Boydak şirketlerine yapılan operasyonları değerlendiren gülenciler, kendi üzerlerine doğal hal olarak yerleşen fitne tohumları ekme ve fitne ortamından faydalanma heveslerini sürdürmekteydi. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için “hayret edici” gibi bir sıfatlandırmayla içten içe kendilerine yapılan haksızlık(!) için destek olmadığından yakınmaktalar. İsmini dahi kullanmadan isminin yerine bu sıfatı koyarak konuşmak nasıl bir psikoloji ürünüdür, varın siz hesap edin.
Abdullah Gül’ün Boydak’lar için yapılan operasyonlar -ki bunlar soruşturma kapsamında gözaltına almalar- için “umarım daha fazla rencide edilmezler” şeklindeki beyanatını yetersiz buldukların şöyle ifade ediyorlar: “Sanki bir çocuğun elindeki simit yere düşmüş de onun için üzüntüsünü ifade ediyormuşçasına bir basite alma ile mevzuyu önemsemiyor. Oysa Boydaklara yapılan operasyonlar aslında “hayret edici”nin kendisine yapılıyor da haberi yok.”
Şu ifadelerdeki hainliğe dikkat edin lütfen. Abdullah Gül’ü uzun bir süredir dava arkadaşlarına karşı kışkırtmak yoluyla fitne kuyularına çekmek için mücadele ediyorlar. Artık istedikleri gibi davranmayan Gül’e kızgınlıkları, bir takım yakıştırmalar yapmaktan kendileri almalarına engel oluyor. “Gül’ü seven dikenine katlanır”, “hiç şüphesiz ki hayret edici” gibi kinayeli tabirler ile Gül’ü istihza etmekten geri durmuyorlar.
Fitne hiçbir zaman sahibine rahat yüzü göstermemiştir. Fitne önü alınmaz bir ateş, ateşin girdabına sokan bir felakettir. Bize düşen bu aşamada bildiğimizi bildirmektir. “Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür” emrini hatırlatmakla iktifa ediyoruz.