“Siyasetin sığınacağı tek liman ahlaktır!…”

Son günlerde Ankara, siyaset tarihimizde eşi benzeri görülmedik sürprizlere sahne oluyor. Uzunca bir süredir olağanüstü tüzük kongresi istemiyle Bahçeli muhaliflerinin harekete geçtiği MHP’de konunun yargıya aksetmesi sonrası verilen çelişkili kararlarla birlikte dün Ankara ‘’yok canım, daha neler’’ dedirtecek kaotik bir manzaraya ev sahipliği yaptı. Tıpkı hiç beklenmedik bir anda AK Partinin Genel Başkan ve dolayısıyla Başbakan değişimi kararı alması arifesinde yaşanan gelişmelerde olduğu gibi.

Birkaç hafta önce kaleme aldığım MHP Özel Ankara Ajandası’nda MHP’de suların kolay durulmayacağını söylemiştim ve dün Anadolu Otel yolunda yaşananların ardından MHP’nin artık bir yol ayrımına geldiğini belirtmek çok önemli bir öngörüde bulunmak anlamına gelmiyor sanırım. Bundan sonra olup bitecekleri hep birlikte izleyeceğiz ve belki de Türkiye siyaset yaşamına yeni bir partinin daha katılmasına hep birlikte tanıklık edeceğiz, tabii ki geleceği Allah bilir.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz hafta TOBB genel kurulunda yaptığı ‘’kanlı, canlı’’ konuşma sonrası Almanya temasları esnasında sertlik düzeyini ısrarla koruduğu yeni beyanlarının CHP kulislerinde de tartışıldığını ve potansiyel muhalifler tarafından hoş karşılanmadığını vurgulamakta yarar var. Özellikle ‘’kan’’ mevzuunu karıştırıncaya kadar söylediği tüm sözlerin altına imza atabileceklerini dile getiren bazı partililer, bu kanlı söylemin tüm yaptığı eleştirilerin önemini ortadan kaldırıp meseleyi farklı bir mecraya çekmesi nedeniyle muzdarip olduklarını ifade ediyorlar.

Genel Başkan değişikliği nedeniyle 22 Mayıs tarihinde yapılacak olağanüstü kongre öncesi veda ziyaretlerine başlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun önceden planlanan tüm programlarını iptal edip suskunluğa bürünmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu esnada katıldığı tüm toplantılarda devlet ve hükümet adına açıklamalarda bulunması esasen arzulanan başkanlık sisteminin fiili olarak tesis edildiği yönündeki algıları pekiştiriyor. Sanılanın aksine Ankara kulislerinde AK Partinin yeni Genel Başkanının ve Başbakanın kim olacağı konusu öyle çok merak edilen ve konuşulan konuların başında gelmiyor, üstelik herhangi bir heyecana da neden olmuyor. Hiçbir yasal ya da Anayasal bir değişiklik yapılmamış olsa bile Türkiye’de bundan sonra yaşayacağımız sürecin adı ‘’ Erdoğansal Fiili Başkanlık Sistemi’’ olarak tarihin sayfalarında yerini alacağı şeklinde değerlendiriliyor.

Tüm bunlarla birlikte özellikle AK Partili olup Davutoğlu’nun bu şekilde gönderilmesini konusunda kafalarında çeşitli sorular ve izah yoksunluğu yaşayan kesimlerin tatmin edilmesi yolunda etkili adımların atılmaması ise bu kesimleri her ne kadar partilerinden kopacak noktaya getirmese de içsel bir kırgınlık yaşadıklarını itiraf etmelerine sebebiyet veriyor. Üstelik hiçbir AK Partilinin Erdoğan dışında yeni bir ‘’Reis’’ arayışı içerinde olmadıkları bir dönemde çeşitli kale-kıyle yöntemleriyle Davutoğlu’nun sanki Erdoğan’a muhalif ve onun yerinde gözü olan birisi olarak lanse edilmeye çalışılması ve bu hedefini gerçekleştirmek üzere giriştiği gizli eylemler nedeniyle ‘’hall’’ edildiğine yönelik söylemler ise hiçbir şekilde ciddiye alınmadığı gibi ‘’ aralarında derin görüş ayrılıkları var’’ tezleri de inandırıcı bulunmuyor. Bir nevi istifa anlamına gelen açıklamalarında Davutoğlu’nun bizatihi Erdoğan’a bağlı kalacağını ifade etmiş olması bile bu kale-kıylecileri tatmin etmediği gibi, neden sorusunu soran samimi partilileri ‘’ Davutoğlu’cu sapkın vatan hainleri ‘’ şeklinde itham etmeleri ise oldukça ahlaksızca ve İslami-insani değerlerle bağdaşmayacak tutumlar olarak kabul ediliyor ve AK partiye en büyük zararı bu tiplerin vereceği endişesi dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllar önce söylediği ‘’ Siyasetin sığınacağı tek liman ahlaktır’’ sözünü kendilerine şiar edindiklerini belirten bu kesimler, tüm olup biteni şaşkınlıkla izlediklerini ve davaya sadakatleri tartışılamayacak isimlerin en ufak bir samimi uyarıda dahi en ahlaksız yöntemlerle ötekileştirilmelerinin AK Partiyi oluşturan temel dinamiklerle asla bağdaşamaz olduğunun altını çiziyorlar.

Ankara Ajandasında bu haftanın öne çıkan başlıkları bunlar..

Selam üzerinize olsun…