Bir haftadır yollardayım. Tvnet seçim otobüsüyle 7 Haziran seçimleri öncesinde il il Anadolu’yu geziyoruz. Kırşehir’den başlayan yolculuğumuz, Nevşehir, Yozgat, Çorum, Tokat ile devam ediyor. Bu satırları Tokat’ın Turhal ilçesinde bir otel odasında yazıyorum. Nasipse yarın (Cuma günü) Giresun ve Trabzon’a geçeceğiz. Sonraki duraklarımız ise Doğu ve Güneydoğu olacak. Birebir halkla temas edip 7 Haziran seçimlerine dair görüşlerini, beklentilerini, isteklerini kendi ağızlarından dinleme imkânına sahip oluyoruz. Anadolu kıpır kıpır. Bilgece bir tevekkülle takip ediyor gündemi. Ankara’yı uzaktan ama yakinen seyrediyor. Kim ne söylüyor, ne vaat ediyor, kim ne yapıyor, ne yapmak istiyor hepsinin künhüne vakıf.

Kırşehir ve Çorum’da emeklilerin çokluğu dikkat çekici. Parklarda bahçelerde, cami avlularındaki banklarda birbirleri ile sohbet eden hacı amcalarla yaptığımız sohbetlerde emekli maaşlarının azlığından yakınıyorlar; “birazcık daha fazla verseler iyi olacak” diyorlar. Muhalefetin emeklilere dair açıkladığı vaatler için ise “keşke olsa ama veremezler, bir yıl verirler, ardından paranın suyu çekilince hiç maaş alamayız” diye yorumluyorlar. “Muhalefet bol keseden sallıyor, neye güveniyor, tabii Hazine dolu, onu boşaltacak” diye eleştiriyor çoğu. “Hem bu kadar kolay verilse, AK Parti verirdi” diye ekliyorlar.

Anadolu insanının kendi şehri için istediği en önemli yatırım; havalimanı… Neredeyse her ilçeye bir havalimanı yapılsa az gelecekmiş gibi bir durum var. “Türkiye’nin her yerine havalimanı yapılıyor, bizim neyimiz eksik?” diye üsteliyorlar. Gençlerin ise istisnasız tek bir isteği var; şehirlerine fabrika yapılması… “Yatırım yapılsın, iş sahaları çoğalsın, istihdam artırılsın, çalışmak için büyükşehirlere gitmek zorunda kalmayalım” diye yakınıyorlar. Devletin daha fazla teşvik etmesi ile özel sektörün kendi şehirlerine geleceğini ve yatırım yapacağını söylüyorlar.

Çözüm Süreci Anadolu’da iyice benimsenmiş. Yeni hükümet kim olursa olsun, süreç devam etsin görüşündeler. Şehit cenazelerinin gelmiyor oluşundan memnunlar. Ancak, Yozgat’tan Çorum’a gelirken yol kenarındaki bir tarladaki çeşmeye kırmızı boya ile HDP yazılmış ve altına da “Seni başkan seçtirmeyeceğiz” diye eklenmiş. Bu söz kimin için söyleniyor? Bahçeli için mi? Yoksa Kılıçdaroğlu’na mı? Tabii ki de hayır. “Kürt sorununu çözmek için taşın altına elimi değil, tüm vücudumu koydum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söylüyorlar bunu. Resmen şaka gibi… HDP, kime neden karşı çıktığını henüz bilmiyor gibi. Anadolu’da sürece bu kadar sahip çıkılırken HDP’nin hâlâ şımarık çocuk tavrından vazgeçmemesi, ilginç ve üzücü.

Gittiğim şehirlerde özellikle Milli İttifak’ı aradı gözlerim, lakin oldukça zayıf bir çalışma içinde olduklarını gördüm. İttifak, halkta beklenen etkiyi ve heyecanı oluşturamamış. Saadet Partisi teşkilatları yine her zamanki çalışkanlığını sergiliyor ancak aynı çalışkanlık BBP’de yok. MHP’de de bir kıpırdanma var, ancak çok büyük bir sıçrama yapacağını sanmıyorum. HDP’nin barajı aşıp aşmayacağı tartışmalarının doğal bir etkisi dışında MHP, halkta ihtiyacı olan sinerjiyi oluşturamamış. Bakalım sandık ne gösterecek…