Van’da seçim kampanyasında kullandıkları araçlara taşlı saldırı yapılması nedeniyle farklı önlemler alan siyasi partiler, seçim araçlarının camlarını ‘tel örgü’ ile kapatarak çalışmalarını sürdürüyor. Başta milletvekili adayları ve partililer olmak üzere seçim kampanyasında kullanılan araçların da bu saldırılardan payını aldığı Van’da, AK Parti ve Saadet Partisi il teşkilatları, anons araçlarında görevli kişilerin can güvenliğini sağlamak amacıyla ‘tel örgü’ sistemi geliştirdi…” [Gazeteler- 05.05.2015]
Gazetelerde “zırhlı seçim aracı” başlığını gördüğümde, son zamanlarda hızla gelişen savunma sanayimize dair yeni bir yenilik olduğunu sanmıştım. Ancak haberin detayını okuduğumda, zırhlı seçim aracının; Van’da seçim çalışması yapan AK Parti ve Saadet Partisi’ne ait araçlara yapılan saldırıları önlemek için geliştirilmiş bir çözümün adı olduğunu öğrendim. Haberlerden öğrendiğimize göre kendilerinden başka bir partinin seçim çalışması yapmasına müsaade etmeyen PKK/HDP cephesi, başta AK Parti olmak üzere kendine rakip gördüğü partilerin seçim araçlarını taşlıyor, irtibat bürolarına saldırıyor, partilileri darp ediyormuş… Bu yapılanlar tek kelimeyle vandallıktır.
Çözüm Süreci’ne başından beri destek veren, gerekirse bu uğurda bağrına taş basmaya razı bir Türk olarak, HDP’nin, 7 Haziran Genel Seçimleri öncesinde ayyuka çıkan bu şımarıklığına tahammül edemiyorum. Siyaseten her türlü riski göze alarak bu süreci başlatan, her türlü engelleme girişimine rağmen süreci akamete uğratmadan yola devam eden, bu uğurda oy kaybını dahi sineye çeken AK Parti’ye düşmanca yaklaşan, her fırsatta ve her şekilde AK Parti’ye saldıran HDP’nin bu ülkeye en ufak bir faydasının dokunacağına inanmıyorum artık.
Kemalistlere, ulusalcılara, solculara, lüzumsuzlara şirin görünmek için kırk takla atan, barajı geçmek için kılıktan kılığa giren HDP’nin, konu AK Parti olunca, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, bu toprakların değerleri, ortak geçmişimiz ve geleceğimiz olunca kaplan kesilmesine anlam veremiyorum. Parti yöneticilerinin ağızlarından saçılan nefret söylemleri, kendi gazeteleri Özgür Gündem’in provokatif haberleri gına getirdi artık. Bu üslupla neyi amaçladıklarını, bu mantıkla neyi savunduklarını çözemiyorum. 6-7 Ekim olayları ile 50’den fazla masum insanın kanına giren ancak bunun hesabını vermeyi bırakın, bu konuda esaslı bir özrü bile çok gören HDP cephesi; “Süreç bitsin, 90’lardaki gibi bir kaos ve gerginlik ortamı başlasın, biz de barış havariciliği oynamayı bırakıp asli işimize geri dönelim” havası içindeler.
Batıda özgürlükçü, liberal, çoğulcu bir resim verip, doğuda mafyacılık, eşkıyalık, serkeşlik yapmaktan geri durmayan HDP, şimdiden 7 Haziran seçiminin kaybedeni olmuştur. On yıllardır devlet zulmünden yaka silken Kürtler, şimdilerde PKK/HDP’den yaka silker hale geldiyse, bu cephe, Çözüm Süreci sorumluluğunu taşıyamamış demektir.
“AK Parti gitsin de isterse yerine CHP/MHP koalisyonu gelsin” havasında politika yapan HDP, hem kendisini hem bölgeyi hem de ülkemizi nasıl bir ateşe sürüklediğini fark etmiyor. Bu gidiş hayra alamet değil. Bu tavır şımarıklık boyutunu çoktan aştı. Allah sonumuzu hayreylesin…