Hangi işte olursa olsun liyakat ve ehliyet sahibi olmanın önemi yadsınamaz. Yalnız dini hassasiyetleri ön planda olan iktidarlar zamanında liyakat ve ehliyet hassaslığı söylemleri diğer partilerin dönemlerinde yapılmamıştır demek de yanlış olmaz. Yani herkesin liyakat ve ehliyet söylemine özen göstermesi bir sol iktidarında önem arz etmezken sağ iktidarda dillere pelesenk olmuştur. Diyeceksiniz ki; sağ veya dini hassasiyeti olan iktidardan da beklenen budur. Herkesin aklına da sadece sağ partiler iktidardayken liyakat ve ehliyetin gelmesi de manidardır ama..

Ülkede olduğu gibi kamuda da dini hassasiyetleri ön planda olan biri bir makama geldiğinde onun da ehliyet ve liyakat önem vermesi elzemdir. Bu görüşleri ilk başta yazayım ki şimdi birazdan birilerinin dokunulması gereken yerlerine dokunduğumuzda yanlış anlaşılmayalım.

Gençliğinde muhafazakâr camianın derdi ile dertlenip her türlü fedakârlığı yapan nice insanın makam ve mevki sahibi olduktan sonra Kemalist’ten daha Kemalist olmasını eziklikten öte acizlik ve korkaklık olarak gördüğümü ilk başta belirteyim. Bu şu anlama da gelmiyor bir muhafazakâr kişi yetki sahibi olduğunda Kemalist birine önem vermeyecek veya bir işte onu yetkili kılmayacak. Asla!

Yalnız bir muhafazakâr kişi mevki ve makam sahibi olduğunda sorumlu olduğu bir iş veya bir projede insanların yer edinebilme aşamasında var olan standartları sebepsiz yere artırıp kaliteyi yükselteyim derken Anadolu evlatlarının önünü kesiyorsa orda biraz düşünmek lazım! Hatta şu soruyu sormak lazım; sen ne ayaksın?

İsmi çok lazım değil ama gençliğinde muhafazakâr camianın önde elen isimlerinden olan bir kişinin başında bulunduğu bir kamu kurumuna baktığınızda, orda kadro almak için yurtdışı tecrübesi şartını gördüğüm zaman aklıma direk şu cümle geldi, Anadolu evlatlarının önü hiç açılmadı.

Bir zamanlar kamu sınavlarında kimlerin yüksek notlar aldığı aşikâr iken standartların yükseltilmesi şu aşamada kimlere kapı açacaktır sorusunu akla getiriyor? Bu ülkede hala yurt dışı tecrübesini edinememiş ama dişini tırnağına takmış, asgari standartlara ulaşmak için maddi manevi her şeyini ortaya koymuş nice insanlara, sizin yurt dışı tecrübeniz yok diye set çekmek, liyakat veya ehliyet maskesi ile birilerine dur demek, çok vicdani olmasa gerek!

Elbette yurtdışı tecrübesi olan insanlara öncelik verilsin ama diğer yönden bunu sadece tek şart olarak belirlemenin getireceği sosyolojik sonuç da hesap edilsin. Şu unutulmamalı, beyaz Türk cenahına mensup olmadığı için okullarını bir işte çalışarak bitirip belirlenen standartlara ulaşmaya azmeden nice Anadolu evladı var bu ülkede. İyi bir kurum inşa edeceğim, kaliteyi artıracağım diye gereksiz yere koşulları artırmanız sizin kurumuzun kalitesini artırmayacağı gibi aradığınız nitelikli insan gücünü de bulmanıza yetmeyebilir. Onun için sap ile samanın farkını anlamadan bir kurumun başına geçmenin de çok mahiyeti olmasa gerek!