Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım, darbe tehdidini çağrıştıran karanlık paylaşımı yaptığı saatlerde Yunanistan‘daki Yüksek Mahkeme sınırsız düşünce özgürlüğü olamayacağını söyleyerek bir partinin kapısına kilit vuruyordu. Üstelik Yunanlı solcuların, AB’ci liberallerin coşkulu alkışları arasında. Bu alkış tufanına Türkiye’deki yoldaşlarının katılmaması mümkün müydü?

Batı yanlısı halk devrimlerinin finansörü Macar Yahudisi milyarder Soros‘un pek çok sevdiği, 70’lerin hızlı, günümüzün liberal solcularının uğrak yeri Açık Radyo‘da Ömer Madra konuğu Foti Benlisoy ile Yunan Mahkemesi’nin seçimlerde yüzde 7 almış Altın Şafak Partisi‘ni “terör örgütü” ilan eden kararını büyük bir mutlulukla dinleyicileriyle paylaştılar. Anadolu’yu işgal eden Yunan Ordusu hakkında yazdığı kitapla tanınan Benlisoy, bu kararı faşizme karşı bir zafer olarak yorumlarken Madra, kararı sevinçle karşılayan Yunan yoldaşlarına selamlarını iletiyordu.

Program bittiğinde yayın, Türk Devleti‘nin düşünce özgürlüğünü hiçe sayan yaklaşımını, HDP’ye yönelik baskıcı tutumunu ve teröre destek veren HDP’li belediyelere kayyum atanmasını kınayan bir başka yayınla devam edecekti.

BATIDA FAŞİZME HAPİS, BİZDE TERÖRİSTE HÜRRİYET

Altın Şafak, Yunanistan’ın ırkçı, Yahudi ve yabancı karşıtı, bunun sonucu olarak aynı zamanda Türk karşıtı partilerinden birisiydi. Lideri Nikos Mihaloliakos, gençliğinde EOKA için çalışmış bir fanatik. Fakat 2015’te 18 milletvekiliyle parlamentoya giren partinin bugüne kadar “şiddet içeren” tek bir eylemi dahi olmadı. Ne silahlı bir örgütü, ne bombalı eylemleri ne de terörist yoldaşları devletle çatışsın diye şehirlerin göbeğinde hendek kazan belediyeleri. Yine de partinin genel başkanı ve 6 üst düzey yöneticisi suç örgütü liderliğinden, 18 yöneticisi ise örgüt üyeliğinden ceza almaktan kurtulamadı.

Yunanistan’ı aldığı bu karar sebebiyle yere göğe sığdıramayanlar, Apo’nun heykelini dikmek için ülkeyi yangın yerine çeviren, on binlerce insanımızın katili PKK’ya sırtını dayayan HDP‘ye koşulsuz destek veriyorlar. Bu çifte standart, bu ikiyüzlülük “düşünce özgürlüğü ve insan hakları” söylemiyle daha ne kadar örtülebilir?

AYM’NİN ADALETİ DÜŞMAN BAŞINA

Tüm bu iklimde, Türkiye’de hiçbir zaman şiddete bulaşmamış pek çok partiyi üfürükten gerekçelerle kapatan darbe ürünü Anayasa Mahkemesi’nin, darbecilere ışık çakan üyesini korumasına şaşırmalı mıyız?

Ben şaşırmıyorum.

Darbecilerin aparatı olmaktan kurtulması için, hakkında anayasal değişiklik dahi yaptığımız bir kurum, terörist başını övdüğü için 1 yıl ceza alan militanı haklı bulup, devleti tazminata mahkûm etmişken nasıl şaşırabiliriz?

Devletimizin askeri sırlarını ifşa ettiği için Almanya’da madalyalara boğulan Can Dündar‘ı arka kapıdan salan AYM’den adalet beklemek ne tuhaf şey…

Amerikan bayrağından yorganın altına sığınan Dündar ve bilumum hain, bu cesareti yalnız efendilerinden mi buldu sanıyorsunuz?