Necmettin Erbakan ( 1996 ) , Hugo Chavez ( Venezuela, 1999 ) , R.Tayyip Erdoğan ( 2003 ) ,NestorKirchner ( Arjantin, 2003 ) , Lula da Silva ( Brezilya, 2003 ) , TabareVazquez (Uruguay, 2005 ) , EvoMorales ( Bolivya, 2006 ).

Bunlar, ortak bazı özelliklere sahip liderlerin iktidara geliş tarihleri. “Ortak bazı” yı biraz açalım: Gelişmekte olan ülkelerin siyasetçileri. Yerli ve millîler. Serbest seçimlerle halktan en yüksek oyu alarak; parlamenter sistemle yönetilen Türkiye’de Erbakan ve Erdoğan Başbakanlığa, başkanlık sistemi uygulanan diğer ülkelerde Chavez , Kirchner ,Lula da Silva , Vazquez ve Morales başkanlığa geldiler. Bu liderlerin iktidara gelmesine karşı çıkan iki önemli güç vardı, ABD ve ülkelerinin merkez medyası.

1994 yılında Clinton Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması NAFTA’yaKüba hariç diğer Latin Amerika ülkelerinin de dahil edilmesiyle oluşturulan FTAA’yı ortaya attı. Amaç tüm Amerika kıtasında tek bir piyasanın oluşturulmasıydı. Sonuç malum. Yüksek oranda işsizlik, çöken orta direk ve artan yoksulluk. Bu sonuç Güney Amerika halklarının andığımız liderleri iş başına getirerek yeni bir süreci başlatmasına sebep oldu.

Chavez ve Fidel Castro, FTAA’ya alternatif olarak ALBA adlı hükümetler arası bir örgüt kurulmasına öncülük ettiler. ALBA üyesi on bir ülke rekabet yerine işbirliğine gittiler ve birbirleriyle ticaretlerinde her ülkenin kaynaklarına ve ihtiyaçlarına göre belirlenen bir takas sistemi oluşturdular. Venezuela’da Petrocaribe denilen ve komşu ülkelerin yakıtsız kalmamalarını amaçlayan bir sistem geliştirdi. Buna göre Venezuela, Caribe üyesi ülkelerin enerji ihtiyaçlarını ertelenmiş ödeme sistemiyle karşılamaya başladı.

Asla şaşırmayacağımız üzere ABD, ALBA’ya da Petrocaribe’e de şiddetle karşı çıktı. ALBA ve Petrocaribe’e katılma kararı alan Honduras Başkanı Manuel Zelaya 2009’da bir gece saat 3’te yatağından alındı ve pijamalarıyla ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Darbeyi yapan, Amerikan mekteplerinden mezun General Romeo Vasquez’di.

Dünya Sistemi’nin patronu ABD’yi çok öfkelendiren bir hareket de ortak para birimi ya da takas aracı olarak kullanılabilecek SUCRE’nin kullanılmaya başlanmasıydı.

Bunlar Latin Amerika’da bu yüzyılın başından günümüze kadar olup biten gelişmelerin bir özeti. Aynı dönemde ülkemizde neler yaşandığını hepimiz biliyoruz. Hoca’nın, İslam Ortak Pazarı, Ortak Para Birimi, Dış Ticarette Takas Sistemi, Ortak Savunma Antlaşması gibi önerilerine 28 Şubat’la cevap verildi. Yalnız D-8 kör topal hayata geçirilebildi.

Son yıllarda ise Brezilya ile ilginç benzerlikler oluşturan bir süreçten geçiyoruz. Eş zamanlı olarak sergilenen Gezi tarzı olaylar, yargı eliyle darbe girişimleri gibi. Lula’nın halefi Dilma Rousseff çok zor durumda. AK PARTİ ve ERDOĞAN ise Brezilya’nın durumuna ilaveten PKK belasına ve yanı başımızdaki Suriye savaşına rağmen dimdik ayakta.

Sebebi mi?

Bizde, Latin Amerika’da olmayan bir şey var… Dünya Sistemi’nin çok iyi bildiği bir şey…