AK Parti, 7 Haziran 2015, 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sonrası tek başına iktidara gelebilecek yetkiyi milletten alamadı. Bu tablo doğrultusunda AK Parti, ya hiçbir şekilde koalisyon ortağı olmayacak ya MHP ile koalisyon yapacak ya da azınlık hükmeti kuracak. Veya CHP ya da HDP ile koalisyona gidecek. Bütün bunların yanında diğer bir alternatif seçenek de geniş mutabakatlı bir hükümet.

Net ifade etmekte yarar var; Türkiye’de koalisyon ortağı partilerin sürekli eridiği bir gerçek. Bu nedenle AK Parti “devamlılık” esası gereğince hükümeti bırakmamalı ve bu noktada geniş mutabakatlı bir hükümet seçeneğini erken seçime kadar götürmeli.

AK Parti hükümeti kurarken, sadece hükümet olmak için mi hükümeti kurmalı yoksa uzak hedeflerini net olarak ortaya koyacak bir yürüyüşe mi devam etmeli.

AK Parti tabanı ve seçmeninin ne düşündüğünü anlamak için teşkilatlardan gelen sese kulak vermeli.

AK Parti tabanının büyük bir kısmı, AK Parti’nin herhangi bir parti ile koalisyonda olmasına sıcak bakmıyor. Öncelikle CHP ve MHP’nin koalisyon kurmasını ve dışarıdan destek almasını istiyor. Bu gerçekleşmezse AK Parti’nin hükümeti kurmasını ve MHP’nin destek vermesi isteniyor.

Eğer koalisyon, HDP ile dirsek temasıyla sonuçlanırsa milliyetçi oyların ciddi anlamda kopacağı, AK Parti’nin ciddi zayıflayacağı düşünülüyor. Öte yandan, MHP ile koalisyonda ise, Refah Partisi ve MHP ile yapılan ve Islahatçı Demokrasi Partisi’nin desteklediği ittifakın bir benzeri sonucunun yaşanmasından, muhafazakar Kürt seçmenin partiden tamamen kopmasından korkuluyor. Bu nedenle özellikle MHP ve HDP ile olası ittifaklarda buna dikkat edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

AK Parti tabanının dile getirdiği bir başka görüş, seçim sonuçları sonrasında seçmenin şu an pişman olduğu ve “Ben ne yaptım” serzenişleri… Tabloyu görerek pişmanlık duyan seçmen potansiyelinin heba edilmemesi isteniyor.

AK Parti tabanı ve teşkilatlarının özellikle altını çizdiği bir diğer mesele, partide Recep Tayyip Erdoğan’ı yalnızlaştırma projesine hiçbir şekilde katkı sunacak oluşumların içine girilmemesi gerektiği.

Abdullah Gül başta olmak üzere AK Parti’ye emek vermiş herkesin, tekrar partide aktif olması ve 2002 benzeri birlik ve beraberlik ruhunun tekrar yakalanması.

Parti tabanının sorduğu şu soruyla bitirelim: Eğer sistem değişikliği sağlanamayacak, yeni Anayasa yapılamayacak, Başkanlık Sistemi tartışılamayacaksa, her şey iktidar endeksli düşünülecekse, ya öyleyse biz neyin kavgasını veriyoruz?