İyiye ve güzele dair ne varsa hepsini hapse atıp sonra da gardiyanlığına soyunmuş kötü yüreklilerden, ahlak yoksunlarından bahsediyorum…
Suçun sabit ama failinin meçhul kaldığı aymaz bir soygun var ortada…
Herkesin birbirini suçladığı yerde, herkesin töhmet altında olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz…
Bu sebeple de gerçek suçluların ifşası ancak çemberdeki haklıların insafıyla mümkündür…
Hem kendilerini aklamak hem de mağdurların yaşadığı zulmü önlemek için buna mecburlar…
Sadece tüketici konumundaki vatandaş mı mağdur peki?
Ya devletin mağduriyeti ne olacak?
O, ağlayamadığı için mi bütün bu yüklenmeler?
Eyvallah devlet tabi ki hep önde olacak ama istismar da edilmeyecek…
Birileri vergisini ödememek için elli takla atacak, KDV'yi indirmemek için bin türlü bahane uyduracak, her şeyi fahiş zamlarına gerekçe yapacak ve gözü hep hakkından fazlasında olacak ama bütün suç yine devlette olacak...
Hep devlet verecek ama onlar hep alacak; öyle mi?
Hani devlet "biz"dik?
O zaman kim kimden alıp, kime veriyor sahi?
O birileri soygunla bizden aldıklarını, Ak Parti'den aldığını mı sanıyor?
Kazanırken, "Ben kazandım niye vereyim" diyorlar; kaybedince de, "Devlet yüzünden” deyip ondan istiyorlar...
Hulasa: Onlar her koşulda haklı olmak istiyorlar; ama olamazlar...
Niyeti bozuklar, bu zor günlerde hakkınızdan fazlasına talip olarak bizi soyduğunuzu iyi bilin; biz iyi biliyoruz çünkü...
Zira bu ticaret değil, ahlaktan yoksun bir soygundur…
Bu yağmada gerçek zararların inkâr edilmediği dürüst, insaflı bir muhasebe kaçınılmazdır...
Ey hesabını şaşıranlar!
Siz, AK Parti'yi değil, bizi batırıyorsunuz; farkında değil misiniz?
Ya da siz bizden biri değil misiniz?
Zira başkaca ihtimal yok; gemiyi batırmak için…