– Gençleri bilgisayar programları gibi alfabenin tüm harflerini kullanarak kodlandırdık. Ve alfabenin son harfini de kullanarak nesle gereken yakıştırmayı yaptık. Bu da yetmezmiş gibi çeşitli gençlik STK’ları ve oluşumları kurduk. Hatta ve hatta Meclis’e genç vekiller de yolladık…

– Bunları yapmamızdaki tek amaç ne idi?

– Gençliği mobilize ederek yarınlara en iyi şekilde hazırlayabilmek…

Başarılı oldu mu peki? Tabii ki de hayır.

Asıl tehlike kahrolası bencil benlikte idi. Büyüklerin geleceği konuşmaya başlayıp, kendi istek ve masallarıyla sonuçlanan hitaplarını dinledi durdu gençlik. Kalbinin sesini kısmış olan gençlerin çıkardığı gürültüyü duymadılar bile. Bu durum üzerinde gençliğe ait olmayan birçok keyifsiz duygu bıraktı.

– Yetişkinlerin peşinde koştuğu şeyi hiç talep etmeme hali kendini gösterdi gençlikte. Zamanla milli ve manevi değerleri törpülendi. İçinde yaşadığımız zamanın onları mutlu etmediği çok açık. Niçin? Çünkü tıkanmışız. Onların talep ettiği ile onlara sunulan birbirinden farklı şeylerdi. Sahip olduklarıyla mutlu olacaklarını sandık ama görünen o ki, olmuyor.

– Yirmi birinci yüzyılın kaygan zeminine tutunmaya çalışan, bol oksijenli hayallerle yoğun karbon monoksitli gerçekler arasında canhıraş çırpınışlarda bulunan gençlik kendisine eksik başkasına külfet olarak gördü kendisini.

Kırk kere söylense de olmaz bir şeydir gençlik. Anlaşma, sevme, konuşma, dinleme ve görme düzeni bozulmuş bir yetişkin toplumunun sahiplenmediği bir yanlıştır gençlik. Bulunduğumuz yeri farklı kentsel dönüşüm projeleriyle cennete çeviremiyorsak, değişen neslin kaçacağı yer cehennem olacaktır. Gençliğin tümörü olmaktan vazgeçmezsek yaşayacak bir toplumumuz kalmayacak.

– Günümüz Türkiye’sini en iyi tanımlayabilecek anahtar sözcük “değişim”dir. Bu değişimi “eski kalıpları” yıkarak başarıyla uygulamalıyız. “Açık toplum” içinde de yeni bir sosyalleşme biçimiyle büyüyen gençlere, nostaljinin tuzaklarına düşmeden, “değişimi yöneterek” ulaşacağız.

– Hakikati istediğimiz kadar eğip bükebilir, kendimizi kılıktan kılığa sokabilir ve denetimi elimizde tutmaya çalışabiliriz. Hatta gençlerdenkendi koreografilerimize göre dans etmelerini bekleyebiliriz. Lakin bunları yaptığımızda yine yeni bir kuşak tanımlaması yapmak zorunda olacağımızdan şüpheniz olmasın.

– İçinde yaşadığımız çağı anlayıp ona göre hazırlıklarımızı yaparsak, çölleşen bu varlıkların içinden birden fışkıran gül bahçelerine hepimiz şahit olacağız.