Ey kalbimin kerem yeri
içimdeki öfke putunu
maskeleyen merhamet
Beni artık azad et
Bırak sancağın düştüğü yere
Şüpheli bir paket gibi
Şiirden cinayet gibi
Patlayayım artık
Yazılarıma birkaç gün ara verdim. Sebebi yazamadığım değil yazacaklarımın bu köşelere sığmayacak kadar çok olduğunu düşünmemdir. Acılarımızı kanıksadık. Yani eskisi gibi acıtmıyor. Büyük acılar manşetlerden düştü. Kimsede adrenalin bile oluşturmuyor. Susuyoruz.
Bombalardan çıkan dumanları seyrediyoruz. Uçak seslerini duyuyoruz. Bağırmak geliyor içimden, dumanın altında insan var. Dumanın altında kadın var, dumanın altında çocuk var. Çaresizliğimi anlatacak kelime bulamıyorum o zaman. Kelimelerim bitti. Kelimeleri bitince insan ne yazar ki?
Sanırım hissede bilene işkencelerin en büyüğü budur. Gözümüzün önünde çocuklarımızı öldürüyorlar. Bazı aptalların aksine yapacak çok şeyin olmadığını biliyorum. Elimizden gelenin yetmediğini biliyorum. O zaman kafam karışıyor. İdeallerimle gerçek arasında şiddetli bir çatışma çıkıyor. Gerçek diyor ki; bize dünyanın en güçlü ordusu lazım. Hemen lazım. Gerçek diyor ki; çok güçlü olmamız lazım. Zamanımız yok. Bunca mazlumun son kalesiysek sağlam duvarlar lazım. Ötesi delice bir saldırı olur, geride kalanın vebali de bizim üzerimizde. Susuyorum…
Ekranlardan sesler ve renkler saldırıyor hücrelerime, bütün kelimeler bir parçamı eksiltiyor. Hakkım olmadan gülümseyen herkese kızıyorum. Oynayan, dans eden, eğlenen herkese kızıyorum. Ben neyin farkındayım? Ya da onlar neyin farkında değil? Yüzümün öteki yarısı, hiç bu kadar mazlum olmamıştı. Müstahaksak ya gerçekten biz de müstahaksak diyorum. Başımıza gelenler, geçmiş hatalarımızın bir bedeliyse geriye Allah’ım affet ve yardım et demek kalıyor. Ümmetinin dirilişine sen sahip çık.
Bu diriliş maddi açıklamalardan geçmiyor. Bu diriliş için silah, ordu, para gerekmiyor. Sadece akıl ve ruh, sadece iman gerekiyor. Bütün bunlar olurken oluyor. Türkmen Dağı’nda yanarken çocuklarımız başka çocuklarımızı da Suruç’ta arkamızdan vuruyorlar. En büyük darbe hep içimizden geliyor. Şehrin meydanlarında, makyajdan çürümüş sokaklarında, aklı çalınmış çocuklarımız güle oynaya kuruş, kuruş ümmeti azaltıyor. Haini dost bilip kardeşinin kanına bulaşıyor. Hiçbir şeyden habersiz sloganlarla katile eşlik ediyor. Bir ötesinde ise ümmetin çocukları yeminini unutmuş, peygamberinin vasiyetini unutmuş, kafirden satın aldığı silahlarla birbirini gözünü kırpmadan öldürüyor.
Şimdi söyleyin kaç kurşun, kaç kelime eder? Bunca nifak ve ihanet arasında bunca mazlumun kanının arkasında bir şeyler yazmaya dünyanın bütün dillerinin kelimeleri bir araya gelse ne anlatır?
Onun için diyorum
Göğsün diyorum
Bella şiirli bir liman
Annesinin elini bırakıp
Senin yüreğine koşan
benim çocuk yüzüm inan
Acı haber tez gelir Nablus’tan
Kefensizdir, kardeştir
Havalı sözler yazanlar anlamaz
Tarih ve aşk aynı şeydir