Türkiye, İstanbul seçimine kilitlenmiş durumda, lakin dünyada ciddi gelişmeler oluyor. Özellikle İran ile ABD arasında süreç içinde sıcak çatışmaya evrilebilecek bir gerginlik yaşanıyor. ABD, Doğu Akdeniz ve Basra Körfezi’ne ciddi bir yığınak yapmış durumda.

ABD Başkanı Trump, iktidara geldiği 2016 yılından itibaren İsrail’in de yönlendirmesiyle İran’ı direkt hedef almaya başladı. Kaldı ki Trump’ın dış politika belirleyici takımı İran konusunda çeşitli saplantılar içinde olan kişilerden oluşuyor.

Bunların bir kısmının Yahudi kökenli olması bu politikanın en sert şekilde yürütülmesine olanak sağlıyor. Bu ekibin Trump’ı yanıltarak bölgesel bir faciaya yol açacakları artık aşikar bir hale geldi. Zaten İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, ABD ziyareti sırasında bu ekibi “B Takımı “ olarak niteleyerek ABD ve dünya kamuoyunu uyarmıştı.

ABD körfeze ciddi bir yığınak yapmış durumda. Bölgede İran’ı çevreleyen ülkelerde de çok sayıda üssü bulunmasına rağmen, önce nükleer silah antlaşmasından çekilen, İran’a yönelik petrol ambargosu yapan ve İran’la petrol ticareti yapacak ülkeleri tehdit eden ABD, bu yolla İran içinde huzursuzluk çıkarmaya ve İran’ı kendi iç dinamikleriyle çökertme peşinde. Yalnız ABD’nin de farkında olduğu ve kendisini ciddi endişeye sevk eden bir durum var ki bölgede İran’ın çok sayıda Proxy gücü var ve bu güçler olası bir İran müdahalesinde bölge genelindeki ABD güçlerine ciddi zararlar verebilirler. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Son Irak ziyareti sırasında ABD askeri üslerinin ve ABD Büyükelçiliği’nin İran destekli Şii milisler tarafından vurulma riski taşıdığını söyledi. Bu sadece Irak’la sınırlı deği BAE’de, Suudi Arabistan’da, Afganistan’da İran destekli çok sayıda gurup var ve bu guruplar Pompeo’nun korkularından daha fazla bir müdahale gücüne sahipler.

ABD geçtiğimiz yıl içinde İran’a karşı Körfez ülkelerinin bir güç oluşturmasını istese de bu çalışma Körfez ülkelerinin asker ve silah güçlerinin yetersizliği nedeniyle pek kabul görmedi. Gerçi Suudi kanallarında savaşla ilgili bir iki animasyon filmi yayınlansa da Suudi kamuoyunun savaşa hazır olmaması nedeniyle bu çatışma riskine girilmedi.

Her ne kadar bölgeye ABD tarafından ciddi bir yığınak yapılsa da, İran kendi kartlarını oynayınca Trump işi kumarbaz edasıyla beni arasınlar noktasına getirdi.

ABD’nin Bahreyn’deki 5. Filo Komutanı Jimmy Malley ise yaptığı açıklamada ABD’nin İran’la savaş yapma niyetinin olmadığı fakat gelebilecek saldırıları karşı hazır olduklarını dile getirdi. İran Devrim Rehberi Ali Hameney de, “İran halkına iki şey söylemek istiyorum. Savaş olmayacak, müzakere de yapmayacağız” diyerek olası çatışma riskini seviyesini düşürmüş oldular.

AB, Çin ve Rusya Körfez’de bir ABD-İran savaşının kimseye fayda getirmeyeceğini ilan ettiler. Çin ve Rusya, ABD’nin petrol ambargosuna uymayacak ve bu konuda yeni bir takas çalışması içindeler. Muhtemelen bu durum kısa süre sonra sonuçlanır ve ABD aslında açılan pandora kutusundan dolayı zarar görecek gibi. Takas işlemlerinin ABD eksenli olmaması ABD’nin ekonomi krallığının sarsılması demek. Önümüzde ki süreçte kazan-kazan oyunu oynayan ABD kaybedebilecektir.

Kılavuzu karga olanın burnu b.. tan çıkmaz derler. ABD, Netenyahu ve Ortadoğulu liderleri dinleyerek ciddi stratejik hatalar yapmaya devam ediyor. Türkiye’nin denge politikaları olmadan bölgede varlık mücadelesini sürdürmesi oldukça zor olmasına rağmen Türkiye’yi karşı safa itme çabası ABD’nin yüz yıl sonra bölgeden dışlanmasına yol açacaktır. Ve ilginçtir kimse ABD’ye bu gerçeği ifade etmiyor. ABD eski gücünde değil, eskiden Sovyetler ile soğuk savaş yaşayan ABD bugün dünyanın küçük ülkeleriyle dahi soğuk savaşlar yaşıyor ve bu durum ABD için sürdürülebilir değil.

Körfezde uzun vadede ciddi bir savaş beklememek lazım, ama gerginlikte hayra alamet değil. Bir kıvılcım birçok şey için geri dönülmez bir yol açabilir.

Selam ile efendim…