Vatandaş olarak, partilerin vaatlerini sıraladığı bugünlerde, artıları-eksileri tartmaya gayret gösteriyoruz. Yukarıda da belirttiğim gibi tarihimizi de bilmemiz gerekiyor. Eski sistemi geri getireceğini söyleyen muhalefetle ilgili, çekincelerimi aktarmak isterim. Allayıp-pullayıp önümüze koydukları eskiye(!) şöyle bir bakalım… Yakın tarihi az-çok merak edip okuyanlar, CHP’nin millî iradeye saygısının olmadığını gayet iyi bilir. CHP bir siyasi parti değil, bir zihniyetin adıdır. CHP zihniyeti, dünden bugüne, bütün darbelerin müsebbibi ve baş mihmandarı olmuştur. İsmet İnönü döneminde durum böyledir, Bülent Ecevit döneminde de hiç bir fark yoktur. Bugünkü Kemal Kılıçdaroğlu’nun da temsil ettiği zihniyete göre; Millet, verdiği kararlarda hep yanılgıya düşen, düşünemeyen ve hatta güdülmesi gereken bir sürüden farksızdır. 

DEĞİL HÜKÜMETTE, MECLİS’TE BİLE OLMAMALIYDI!..

Bu sözlerime itiraz edecekler elbette çıkacaktır. Sözlerimin doğruluğunun en basit örneği ise 28 Şubat Dönemi ve sonrasında yaşananlardır. Ülkemiz için büyük kayıplara ve acılara sebep olan o dönemin başlangıcı nasıldı bir hatırlayalım: 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde Refah Partisi, yüzde 21.38 oy oranıyla 158 milletvekilliği kazanmıştı. Normal şartlarda, seçimlerde birinci olan partinin genel başkanı, hükümeti kurmakla görevlendirilir, koalisyon gerekiyorsa da hükümeti kurmakla görevli olan genel başkan, çalışmalarına başlardı. Malum zihniyete göre, Refah Partisi değil iktidarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dahi olmamalıydı.

CHP ZİHNİYETİNİN ÜRÜNÜ, 28 ŞUBAT…

Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan ile Doğruyol Partisi Genel Başkanı Tansu Çiller’in kurduğu koalisyon hükümeti, istifaya zorlandı. 12 Mart, 27 Mayıs ve 12 Eylül’ün aksine, asker yönetime bizzat el koymamış, medya üzerinden bir savaş vermişti. Askerlerin yönetimi zorla ele almaması, onun yerine zorla başkasına verilmesini sağlaması sebebiyle, 28 Şubat’a post-modern darbe adı verildi. Balans ayarı diye adlandırdıkları darbe, millet iradesine vurulmuştu. Halkın yanlış karar verdiği, düşünme yetisini geliştiremediği ve güdülmesi gerektiği anlayışının tezahürü olan 28 Şubat’ta, bir koalisyon vardı. İşadamı, medya ve askerlerden oluşan üçlü koalisyon, korku senaryoları üretmiş ve yürütülen tanklarla hükümeti yıkmıştı. Refah Partisi kapatılmış, yöneticilerine de siyasi yasak getirilmişti. Necmettin Erbakan'ın Başbakanlığında kurulan REFAHYOL koalisyon hükümeti, dönemin komutanları ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in verdiği destekle iktidardan indirildi. Darbe sürecinde her türlü yayın organını ele geçiren ve kendi isteğine göre yayın yaptıran darbeciler, gazete manşetlerine de el atmış, irtica hortladı ve şeriat gelecek yaygaralarının yapılmasını sağlamıştı. 

Milletin oylarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giren ve hükümeti kurmayı hak eden bir parti, bir yandan siyasi arenada, bir yandan medyada diğer bir yandan da ekonomik sahada mağlup ettirilmeye çalışıldı. Sonuç olarak 28 Şubat denilen bir mengenede sıkılarak posası çıkartıldı.