Öncelikle 28 Mayıs Azerbaycan’ın kuruluş yıl dönümü nedeniyle bütün Azerbaycanlı kardeşlerimizi içtenlikle kutluyorum. Her geçen gün daha da inkişaf eden Azerbaycan Devletinin Hazar bölgesinin istikrar ve güvenliği açısından çok önemli bir konumda bulunduğunu belirtmek isterim. Gelecekte de güçlü Azerbaycan, güvenli Hazar denkleminin en önemli unsuru olacaktır.

Bu arada 27 Mayıs 1960 darbesinin yıl dönümünün de hüznü içerisindeyiz. 27 Mayıs darbesini nesnel ve objektif olarak inceleyecek olursak o günlerde yaşadıklarımızı bu günlerdeki süreçlerde de bulabiliriz. Çünkü 27 Mayıs 1960’da da Muktedir İktidar üzerinden Türkiye’nin bağımsızlığına, milli egemenliğine operasyon yapılmıştı, şu an tam da 24 Haziran Seçimleri öncesinde yine milletin meşru muktedir iktidarına karşı operasyonlar yapılmak isteniyor. Yakın siyasi tarihimizde milli ve yerli olmaya çalışanların başlarına gelmedik kalmadı. Bunları en hazin olanı da Allah rahmet eylesin Adnan Menderes ve idam edilen yakın çalışma arkadaşları olmuştur.

27 Mayıs’ın bir diğer önemli yönü de Türkiye’de milli ve yerli unsurların iktidarlaşmasının önüne pek çok engel konulmuş olması ve müteakip darbelerin, darbe girişimlerinin de önünün açılmasıdır. 27 Mayıs 1960’da başlayan süreç neredeyse günümüze kadar darbeci bir vesayet kültürünü de oluşturmuştur. Ülkemiz dış güçlerin maşası olan ve kendilerini millet iradesinin üstünde olduklarını düşünenlerin, kafaları bozulduğunda veya talimat aldıklarında siyasi iktidara posta koydukları bir müstemleke devlet durumuna düşürüldü.

Ve tabii FETÖ… 27 Mayıs darbesinin asıl ürünü FETÖ olmuştur. 1964 yılında CIA’nın Türkiye masası şefi tarafından yürürlüğe konan FETÖ projesi, darbeler ve darbecilerin yakın koruması altında büyütülmüş ve gelecekte yeni bir darbe için hazırlanmıştır.

Aslında 27 Mayıs’ın ayak sesleri 1950’li yılların başından itibaren duyulmaya başlandı. Çünkü 1950 dönemindeki bütün seçimleri ezici bir çoğunlukla kazan Adnan Menderes’in temsil ettiği millet iradesini demokratik yollarla iktidardan indirebilmek mümkün değildi. Derin ABD ve Batının gözünde milli ve muktedir iktidar kendilerinin değil milletin menfaatlerini düşündüğü için zararlı ve kötüydü. Maalesef o dönemin komuta gücü ve siyasi muhalefeti temsil eden CHP’de bu sürecin birer parçası olmuşlardı. Artan şiddet olayları ve yaratılan ekonomik krizler üzerinden dizayn operasyonları icra edildi. Yani sadece Rusya ile iyi ilişkiler kurmak, ABD’nin vermediği sanayi kredisini Rusya’dan almaya çalışmış olmaktan dolayı değil, muktedir iktidar olarak millet iradesini temsil ettiği için dönemin hükümetine karşı 27 Mayıs darbesi yapıldı. Tıpkı bu günlerde başta ekonomimiz olmak üzere pek çok alanda milli egemenliğimize karşı operasyon yapılmaya çalışılması gibi. Elbette Türkiye Cumhuriyeti Devletini yöneten milli ve yerli iktidarın 25 Haziran’da bu operasyonları çekmeye çalışanlara söyleyecek bir sözü olacaktır. Ve elbette Türk milletinin sandıkta bunlara vereceği bir mesaj da olacaktır. Çünkü bu durum hangi inanış veya görüşte olursa olsun milletimizin bütün fertleri için siyaset üstü milli bir meseledir. Milli ve yerli kalalım, birlik ve beraberlik içinde olalım.