O gece bir ilk yaşandı! Millet tek vücut olup hainlerin karşısına dikildi ve “Bu iş, zannettiğiniz kadar kolay değil!” diyerek namlulara karşı yürüdü.
Bu kahramanlıkları ekranlardan izlerken yaşananlar bazılarına sıradan geliyor olabilir. Lakin bizzat olayların içindeyken acımasızca ateş eden cuntacıların üzerine yürümek, motosikletini hainlerin üzerine sürmek, öleceğini bile bile darbecilerin arasına dalıp komutanlarını hedef almak yürek ister.
O gece, adını sanını bilmediğimiz nice yiğit insan işgal girişimini engelledi. Bu kahramanlar, Allah’ın bir lütfuydu. Tıpkı Bedir’de görünmez ordularıyla Müslümanları desteklediği gibi…
O gecenin asıl kahramanları, nümayişe gerek duymadan işini yaptı. Kimisi şehit oldu kimisi de gazi. Tıpkı gününü, saatini bekleyen görev adamları gibi yaptıklarından dolayı bir takdir beklemediler.
Normal hayatta karıncayı bile incitmeyen sessiz sakin nice insanımız, o gece adeta aslana dönüştü. Hayber misali kapıları söktüler, düşmanın gözünün içine baka baka üzerlerine yürüdüler, ellerindeki silahları söküp aldılar.
Mucize veya keramet arayanlara, o gece yaşananlar yeter. Hızır âdeta yüzlerce görünüm altında ülkenin imdadına yetişti. Kiminin adı Türkan’dı, kiminin Ömer, kiminin Samet, kiminin Ebru, kiminin Abdullah…
O gece yaşananlar için “tiyatro” diyenlere yeniden hatırlatalım: Boğaz Köprüsü’nde sıkılan G3 mermileri gerçekti. Atılan tank mermileri, helikopterlerden sıkılan mermiler ve uçaklardan atılan bombalar gerçekti. Kolu, bacağı kopanlar, başı parçalananlar, üzerinden tank geçenler gerçekti.
FETÖ, o gece gerçek yüzünü gösterdi. Yarım asırdır milletin yüzüne gülen bu hainler, o gece ne denli acımasız birer katil olduklarını, zihinlerini-iradelerini ne denli dış güçlerin hizmetine verdiklerini gösterdiler. Bu hain terör örgütü, zerre kadar şüphe etmeden binlerce insanın üzerine yaylım ateşi açtı. Kadın, çoluk, çocuk demeden üzerlerine yarım tonluk bombalar bıraktı. Tıpkı şimdilerde Gazze’yi bombalayan siyonist katiller gibi…
Kimilerinin dediği gibi bu örgütün altı, ortası, tavanı yoktur. Bu örgütün, en altındaki sempatizan da en üstündeki yöneticiler de aynı çarkın parçasıdır ve o gece darbe olduğunun bilinciyle hareket ederek planlarını uygulamaya çalıştılar. En alttakiler dua ederek katillere destek oldular, para verdiler, yüreklendirdiler, alkışladılar… Ortadakiler, sosyal medyadan sokağa çıkanları tehdit ederek darbecilere destek oldular. Üsttekiler ise ellerindeki silahlarla veya emrindeki askerlerle listelerindeki infazları gerçekleştirdiler. Cumhurbaşkanı’mız, bu infaz listesinin en tepesindeki isimdi.
Gölbaşı Özel Harekât üssünü defalarca bombalayanlar bu alçaklardı. Özel Harekât Daire Başkanı’nı başından vuranlar bu alçaklardı. Kendilerine sorun çıkaracağını düşündükleri polisi, askeri, sivili gözünü kırpmadan katledenler bu alçaklardı. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nü yarım tonluk bombalarla yerle bir edenler bu hainlerdi.
Bu örgüt öylesine alçak ki yakalandıkları andan itibaren de zehir saçmaya devam etti. Suçsuz nice insanı, kendilerindenmiş gibi göstererek hedef hâline getirdiler. Bu sayede adaletin tecellisini geciktirmek, at izini it izine katarak aradan sıyrılmanın planlarını yaptılar. Bu sebeple arada masum nice insanımız da yıllarca zan altında kaldı.
Yalan, iftira, tecessüs (gizlisini araştırma), komplo, suikast, manipülasyon, montaj, provokasyon, sabotaj gibi alanlarda uzmanlaşan bu örgütün tasfiyesi hiç de kolay olmadı. Hâlen de alınacak çok yol var. Bu hainlerin yanında durarak iktidara karşı bunlarla iş birliğine girişenler, yılanla aynı torbaya girdiklerini fark ettiklerinde çok geç olacak.
FETÖ terör örgütünün pek çok militanı, yurt dışında olsa da sosyal medya üzerinden sahte hesaplarla provokasyonlarına devam ediyor. Türkiye’nin güçlenmesini engellemek için ABD’de, Almanya’da Batılıların koruması altında zehirlerini saçmaya devam ediyor. İçerideki kripto elemanları da fırsat buldukça devletin işleyişini engellemeye çalışıyor.
FETÖ’nün darbe girişiminden sonraki en önemli amacı, milletimizin birliğini bozarak adalete ve siyasete güveni azaltarak toplumsal kargaşaya yol açarak tepkisiz-bölünmüş-kafası karışmış bir toplum ortaya çıkarmaktır. Kayseri’de yaşanan son olaylar, bu türden girişimlerdir. Bu sebeple 15 Temmuz ruhunu ilk günkü gibi diri tutmak, bu hain örgütün yapısını, niyetini ve kimlerden destek gördüğünü çocuklarımıza çok iyi anlatmak zorundayız.
Devletimizin istihbarat örgütleri, PKK gibi FETÖ’nün elebaşlarını fırsat bulduğu an etkisiz hâle getirmeli, bu alçakların rahat nefes almasına imkân tanımamalıdır. Çünkü FETÖ, her bakımdan PKK’dan daha tehlikeli ve daha rezil bir örgüttür. 15 Temmuz gecesi, tarihinde ilk kez Meclis’imiz bombalanırken yaşananlar bize bunu hatırlatmalıdır. Nitekim, meclisimizi bombalayanlar ne Yunan’dı, ne PKK’lıydı ne de İngiliz… O gece millî iradenin tecelligâhını bombalayanlar FETÖ terör örgütünün satılmış militanlarıydı.
15 Temmuz’un yıl dönümünde şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şifalar diliyorum. Bundan sonrasında bize düşen, FETÖ ile mücadelede Cumhurbaşkanı’mızın yanında yer almaktır. Ta ki bu mikrop bünyeden tamamen kazınıp atılsın.