Batı medeniyeti; Yüzyıllardır dünyayı etkileyen bulaşıcı bir hastalığın, panzehiri nadide bulunan zehir ile nesli zehirleyen bir medeniyetin nişanıdır. Nesli manevi değerlerinden uzaklaştıran bir medeniyet… dünyevileştiren, mü’minleri dünyaya bağlayan bir medeniyet… manevi değerlerini zihinlerden sildiren bir medeniyettir.

Yüzyıllardan beri dünyayı tesiri altına alan bu zehir akımının etkilemediği hiçbir topluluk kalmamıştır demek neredeyse doğrudur. Ortaya koyduğu medeniyet kriterleri ile âdeta ümmetin sonunu hazırlamıştır. Şayet yeryüzünün gerçek varisleri ve emanetçileri bu gidişata dur diyebilecek güce ulaşamazlarsa, insanlığın kurtuluşu, uzun bir süre daha hayal olarak kalacak/tır. Ancak, batı medeniyetinin çökmeye başladığına dair ortaya çıkan bilgiler ve konuşmalar, buna mukabil İslam toplumunda oluşan batıya karşı nefret denli okumalar ve söylemler, Şark medeniyetini yeniden şahlandırma hususunda neslin gösterdiği gayret, umudumuzu arttırmaktadır.

İşte tüm dünyayı tesiri altına alan bu medeniyet, islam medeniyeti, şarkın nadide gülü, bugün büyük bir çıkmazın içinde kalmıştır. Ve bu çıkmazı meydana getiren de kendi öz değerleridir. İçine girdiği çıkmazlardan dolayı çökmeye yüz tutan bu medeniyetin oluşum keyfiyetini, özelliklerini bilmeden neden çökeceğini anlamak mümkün değildir. Bu medeniyeti tanımak ise, dayandığı kriterleri, ayakta kalmasını sağlayan iman kolonlarını bilmekle mümkündür. Önce bizim medeniyetimiz nasıl bir medeniyetti bunu bilmek, anlamak ve yaşamak lazım.

BATI’NIN TEMEL ESASLARI;

1-) Batı medeniyeti; şirkin (dünyevileşmenin) hâkim olduğu bir medeniyettir.

Nefislerin, insanların, bilimin, maddenin şirkin envai çeşidinin yaşandığı bu toplumlarda, Allah Teala hiç hesaba katılmaz. Bunun neticesinde ise zincirleme yine envâi çeşit problemler baş gösterir. Şirkin ortaya çıkaracağı en büyük problem ise ‘zulüm’dür. Kur’an-ı Kerim’in ‘muhakkak ki şirk en büyük zulümdür’ düsturunun haklılığı, batı medeniyetinin pratiğyle daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Oluşturdukları şirk esaslı medeniyet ile öncelikle kendi yaratanına zulmeden bu medeniyetin takipçileri, daha sonra da kendi nefislerine ve kendi toplumlarına büyük zulümler yaşatmışlardır. Nefsin ilahlaştırılarak yani benlik duygusu işe hareket edip, Allah rızasını gözetmeyerek hâkimiyet ilan ettiği bu toplumlarda, insan âdeta ‘hayvandan daha aşağı’ bir mertebeye indirilerek, başka bir mahlûk kategorisi oluşturulmuştur. Ne için yaratıldığını bilmeyen, hayatı sadece zevk ve eğlenceden ibaret gören, fıtratını bozmuş ve zulmederek yaşamaktadırlar. Yani batı medeniyeti, önce kendi doğurduğu to

plumu yemiş, farkında olmasa da kurşunu önce kendi bacağına sıkmıştır. Sonrada sıkılmayan şarkın bacaklarına sıkmaya devam etmektedir.

2-) Batı medeniyeti; kurulduğu günden bu yana, adı zulümle beraber anılan bir medeniyettir.

Yani zulmiyettir. Şirk temelli kurulan bu medeniyet, sadece yaratanına ve kendi toplumuna zulmetmekle kalmamış zulmetmediği toplumlara gayrı fıtri duygular sızdırarak maneviyatlarını ellerinden almıştır. BATI MEDENİYETİ KANİYETTİR (Kan Medeniyetidir). Osmanlı’nın zayıflamasını fırsat bilen Fransa, 1830 ‘dan 1962’ye kadar Cezayir’i işgal etmiş ve milyonlarca müslümanı şehit etmiştir. Konuyu toparlamak istiyorum; “Yukarıda da izah ettiğim gibi, bu alçak medeniyet her ne kadar en büyük zararı diğer halklara daha çok da Müslümanlara yaşatsa da, kendi insanları da bu alçaklıklardan nasibini almaktadır. Almaya hala devam etmektedir.”

3-) Batı medeniyeti emperyalist bir medeniyettir.

Bu emperyalist zihniyetin oluşmasının altında yatan en büyük materyalizm yani dünyevileşmedir. Bugün batılılaşma, dünyevileşme ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Yani maddeyi mananın önünde tutan dış güçler, dünya üzerindeki tüm maddî kaynakları ele geçirme projesi çerçevesinde dünyanın rastlamadığı ‘en büyük hırsızlık hareketini’ başlatmışlardır. Ellerinin değmediği yeraltı kaynağı kalmamış, dünyanın insanlığa sunduğu öz kaynakları, sınır tanımadan talan etmişlerdir. Çünkü madde hırsızı bir medeniyettir.

4-) Batı medeniyeti fitneci bir medeniyettir.

Bu medeniyet kurulduğundan bu yana fitnenin başı olmuştur. Nerede bir bölücü- parçalayıcı faaliyet varsa, altından hep batılı güçler çıkmaktadır. Özellikle ümmet-i muhammedin parçalanmasında birincil rolü batılı güçler oynamıştır.

YIKILMAYA MAHKUM BİR MEDENİYET!

Neden?

Çünkü Allah Teala yeryüzünde hâkimiyeti mustazaflara vermeyi istemektedir.

Rabbimiz şöyle buyurmaktadır;

“Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz.”Kasas Süresi 5. Ayet

Çünkü batılaşma dünyevî/leşmenin, zenginliğin öbür adıdır ve dünyevîleşerek kibirlenenleri Allah, dünya nimetlerinden de mahrum edeceğini bildirmektedir.

Ancak bu medeniyetin yıkılmasının gerçekleşmesi, Allah Teala tarafından bir şarta daha bağlanmıştır. O şart da; Müslümanların kendi medeniyetlerine sahip çıkmaları şartıdır. Batı medeniyetini yıkmak, İslam medeniyetini kurmak için çalışmakla mümkün olacaktır. Aksi halde, batının sonunun helâk olması, ümmetin sonunun felah olmasını sağlamayacaktır.

Vesselam…