Geçen gün ilginç bir hadise yaşandı.

İYİ Parti’nin İstanbul İl Başkanı, parti binasına silahlı bir saldırı yapıldığını iddia etti.

Silahlı saldırıyı anlamlı kılacak bir ses duyulmamış olmasına rağmen il başkanı camdaki bir kurşun deliğini delil olarak gösteriyordu.

Açık söylemek gerekirse makul şüphe…

 *

Peki, ne oldu bunun üzerine?..

‘Bir hışımla deldi geçti’ ifadesini acze düşürecek denli kızgın ve öfkeli bir Meral Akşener portresi izledik.

Sadece kızgın ve öfkeli değil, resmen çılgına dönmüş gibiydi.

Doğrudan Sayın Cumhurbaşkanını hedef alan bir açıklama yaptı ki akl-ı selim kaç para…

Oysa hadisenin dumanı henüz tütüyordu ve meselenin ne olduğu kesinlik kazanmamıştı.

Akşener fırsat bu fırsat diye derhal saldırı pozisyonu aldı ve şöyle gürledi.

 *

“Devr-i iktidarınızda; evime, dava arkadaşlarıma yönelen tüm saldırılar cezasız kalmıştı. Bugün de İstanbul İl Başkanlığımıza silahlı saldırı düzenlendi Recep Bey! Tehditlerini vazife bilerek üzerimize gelen kurşunları çek; eğer geleceksen, sen gel!”

 *

Bu, provokatif olduğu kadar saygısız ifadeler içeren açıklamalara, içinde HDP’nin de olduğu 7’li masa ortaklarından destek gecikmedi elbette.

Hepsi aynı minvalde ve benzer ifadelerle hükûmete saldırdılar ve İYİ Parti üzerinden bir mağduriyet algısı üretmeye çalıştılar.

 *

Yalancının mumu yatsıyı bile beklemeden söndü ve gerçek anlaşıldı.

Bir inşaatın güvenlik görevlisi, hırsız kovalarken ateş açmış ve parti binasına isabet eden kurşunlar meğer onlarmış.

 *

Hadisenin bu olduğu kanıtlanınca ortalığı yangın yerine çeviren, bu gelişmeyi Erdoğan’a hakaret etmek için fırsat addeden ve bunu bir meydan okuma vesilesi yapan Akşener ve ortakları, sessizce ortadan kayboluverdiler.

Başta kof kabadayılar gibi esip gürleyen Akşener olmak üzere hiçbirinden çıt çıkmadı.

Onca terbiyeden nasip almamış cümle kullanan eşhas, sanki öyle bir şey olmamış gibi davrandı ve kimse özür dilemeyi aklına bile getirmedi…

 *

Hadisenin hukuki boyutlarının netleşmesini beklemeden âdeta hınçla saldıran ve salvolar savuran Akşener’in bu davranışını psikolojik açıdan çözümleyelim dilerseniz.

 *

Kanaat-i âcizaneme göre Akşener’in bu agresif davranışının arka planında, artık neyle korkutularak yahut tehdit edilerek masaya döndürüldü ise onun husule getirdiği suçluluk psikolojisini bastırma güdüsü var.

Boynunu büke büke döndüğü masada HDP/PKK’nın bulunduğuna adı kadar emin olan Akşener, artık fiilî ortağı olan bu terör örgütünün, on binlerce masum insanın katili olduğu hakikatini ve 40 yıldan fazla bir süreden beridir koskoca Türkiye’yi silahla, bombayla terörize ettiği gerçeğini perdelemek maksadıyla bu ucuz numaraya tevessül etmiştir.

Daha da açık söylemek gerekirse Akşener, suç bastırmak için bu sözde saldırıyı fırsat telakki etmiş ve bunu istismara yeltenmekte de zerre kadar tereddüt göstermemiştir.

 *

Yazımıza serlevha ettiğimiz atasözü, tam da Akşener’in bu psikolojisini yansıtmaktadır.

Evet, Akşener ve diğer ortakları istedikleri kadar bu olguyu yadsısınlar ve yok saysınlar!..

HDP/PKK ile ortak oldukları gerçeği asla değişmeyecektir.

Bununla birlikte, bir terör örgütünün siyasal uzantısını meşrulaştırdıkları ve onların, Türkiye’nin bütünlüğüne vurmaya çalıştıkları hainane darbeye vesile oldukları vahametini gizleyemeyeceklerdir.

Tarih elbette ki bu bedhahlığı bütün ayrıntıları ile kaydetmektedir.

 *

Lakin şunu da hiçbiri unutmamalı…

Bu saldırgan tavırları, işledikleri cürmü hiçbir şekilde perdeleyemeyecektir…

Bu halk, böyle ucuz numaraları yutmaz!