Bazen eğri insandan doğru söz çıkabilir…

Tıpkı doğru insandan eğri söz çıkabildiği gibi…

Soner Yalçın’ı beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Bu ayrı bir mesele…

Yahut herhangi birini beğenir ya da beğenmezsiniz; aynı şey…

Ne söyledi Soner Yalçın?

“Dün… ‘Diktatör Saddam ve Kaddafi’den bize ne’ dediniz. Bugün…

– Dinci İran’dan bize ne mi diyeceksiniz?

– Marksist Venezuela’dan bize ne mi diyeceksiniz? Ya da…

– Diktatör Erdoğan’dan bize ne mi diyeceksiniz? 

Yoksa… Ülkelerin bağımsızlığını mı savunacaksınız? Evet. Dünyadaki bu saflaşmada yerinizi seçmek zorundasınız! Kısır günlük siyasetin peşine takılıp ona buna laf yetiştirmek politika yapmak değildir!”

Evet, aynen bunları söyledi…

Bizim yıllardır dile getirdiğimiz sözlerdi bunlar. Fakat kimsenin umurunda olmadı…

Kemalistler, ulusalcılar ve bilumum devlet ve millet düşmanları Yalçın’a haddini bildirmek için sosyal medyada linç yarışına girdiler.

Neden böyle oldu?

Dinci İran, Marksist Venezuela tamam da…

Diktatör Erdoğan dozu biraz fazla kaçtığı için mi? Yoksa bu satırlarda bir gerçeğe dikkat çektiği için mi?

Hâlâ anlaşılmayan bir şey var: Yeni Dünya Düzeni bizim coğrafyamızda şekilleniyor. Tıpkı Libya, Mısır, Tunus, Suriye gibi… Bizim başımıza da bu düzenin çuvalını geçirmeye çalışıyorlar. Bunu görmemek için kör olmak gerekiyor.

Soner Yalçın’ın dikkat çektiği husus bu…

Mesele Erdoğan veya Maduro meselesi değil…

15 Temmuz hain darbe girişiminin temel dinamikleri bu ülkede harekete geçirilmedi. Sadece bir avuç kendini bilmez cuntacının darbe fantezisi değildi. Venezuela’daki darbe girişimi de böyle…

Millet liderini seçecek, başkan yapacak. Emperyalizm “Yok arkadaş ben bunu beğenmedim, benim dediğim olacak” diyerek milletin iradesini tanımayacak. Kendi kuklası ile meşruiyet sağlamaya çalışacak. Yok öyle yağma!..

Mısır’ın darbeci lideri Sisi diyor ki: “Türkiye, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama çalışması yapmasın!”

Neden? Çünkü Akdeniz babasının malı!

Sadece onun değil İsrail’in, Rumlar’ın babasının malı!

Kimse de çıkıp “denize sınırımız var ise o sularda bizim de hakkımız var” demiyor.

Suudi ailesinin emperyalizme peşkeş çektiği Peygamber topraklarından “terörist Türkiye” seslerinin yükselmesinin nedeni de böyle…

Erdoğan nefretinden gözleri kör olmuş güruha Allah akıl-fikir; iz’an versin…

Birkaç gün önce CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun özel bir programla İstanbul’a gelip Kartal açıklarında bir yatta kimlerle veya kiminle görüştüğü hiç önemli değil mesela…

Nasıl bir kumpasın içinde olduğumuz, nasıl bir kurgunun ortasına doğru itildiğimiz, nasıl bir travmayla karşı karşıya bırakıldığımız bile aklımızı zerre miskal işgal etmiyor.

Bakınız sevgili okuyucular…

Türkiye ve Venezuela ile birlikte son yıllarda farklı coğrafyalarda köpürtülmek istenen bütün darbe girişimlerinin ardından ABD-CIA vardır!

Soner Yalçın’ın dediği gibi, sadece ‘kuklalar’ farklı.

“ABD, dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip Venezuela’da darbe girişiminde bulundu. ABD, dünyanın dördüncü büyük petrol rezervine sahip İran’a ambargo uyguluyor.”

İsrail, ellerinde sapandan başka silahı olmayan Gazze’ye ölüm yağdırıyor. Türkiye’nin resmi ajansının Gazze bürosu yerle bir ediliyor. Emperyalist ABD , “Gazze’den İsrail’e bomba atılmasın. Yahudilerin yaşam hakkı için yaptığı saldırıyı destekliyoruz” açıklaması yapıyor. “Büyük İsrail” için en büyük engel olan Ankara yönetimine dolaylı savaş ilan ediyor.

Muhalefet ve ekürileri ise ‘diktatör Erdoğan’ masalı ile uyutulup ülke gündemi iğfal ediliyor.

Şimdi bir kere daha düşünelim…

Allah rızası için düşünelim…

Ve artık safımızı seçelim:

Ya emperyalizme karşı topyekûn direnç…

Veya sorgusuz sualsiz teslimiyet!..