İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım 70 gününü tamamladı.
Geçen bu süreç zarfında tüm dünya, İsrail devletinin bir devletten öte, âdeta terörist bir örgüt gibi davrandığını; hiçbir kutsalının olmadığını ve sadece savaş suçu değil, insanlık suçu da işlediğini gördü…
Öyle bir insanlık suçu ki, katledilen 20 bine yakın insanın dörtte üçü masum çocuklardan, kadınlardan ve savunmasız insanlardan oluşuyor.
*
İsrail bu zulümleri işlerken başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler ile iş birlikçi devletlerin tam desteğini aldı.
Türkiye bu vasatta tüm gücüyle Filistin’i desteklerken Arap ülkelerinin kahir ekseriyeti ne yazık ki seyretmekle yetindi.
*
Genel tablo yukarıda özetlemeye çalıştığım muhtevayı resmediyor. Lakin gelin görün ki, özellikle de Türkiye içerisindeki birtakım odaklar, başka hesaplar peşinde koşturmaktan geri durmadı.
İşin vahim tarafı bu odaklar, peşinde koştukları menfur hesaba Gazze’yi ve İslam’ı alet etmekten zerre kadar çekinmediler.
Bu art niyet kumkumalarının; sureti haktan gerekçelerin ve özellikle de İslami argümanların arkasına sığınarak bir hesaplaşma çabası içinde olduğu ortada…
*
Peki kiminle hesaplaşmak istiyorlar dersiniz?
Lafın düzünü edeceğim!
Hesaplaşmak istedikleri kişi, Erdoğan!
İçlerinden biriktirdikleri kin ve nefret nasıl bir düzeye ulaşmışsa artık, hiçbir vesileyi kullanmaktan imtina etmiyorlar.
*
Filistin’in kahraman evlatları, kâfir ve zalimlerle yiğitçe savaşırlarken hariçte kalanlar için de söylemek istediklerini eğip bükmeden yine yiğitçe, mütemadiyen dile getirdiler…
Bu bağlamda Arap ülkeleri/devletleri ile ilgili çok somut ithamlarda bulunurlarken Türkiye ile ilgili olumsuz bir ifade kullanmamanın yanında yapılan hayırhah girişimleri de net bir şekilde ifade etmekten geri durmadılar.
*
Evet, Türkiye daha ilk günden beri, doğrudan savaşa girmek hariç, elinden ne geliyorsa görünür-görünmez tüm imkânlarıyla Filistinlilerin yanında durdu.
Bu manada Sayın Cumhurbaşkanı’nın şu ifadeleri hayli dikkat çekici:
“Şundan emin olunuz ki biz Filistin meselesinde, Gazze’de yaşananlar konusunda görünenden çok daha fazlasını yapıyoruz; yapmayı da sürdüreceğiz.”
*
Bu sözlerin ne anlama geldiğini şüphesiz ki en iyi Gazzeliler biliyor.
Hakikat bu iken Erdoğan’ı suçlamak için kutsi değerleri bile istismar etmekten çekinmeyen malum güruh; tüm bunları yok sayarak, Türkiye’nin doğrudan savaşa dâhil olmasını isteyerek aslında gerçek niyetlerini ortaya koymaktadırlar.
Oysa vicdansızlıklarını hamasetle süsleyip kendi nefsi hesaplarının peşinde koşanlar, gerçekte Hamas için ‘terörist’ diyen İslam düşmanı anlayışla birlikte hareket ettiler/ediyorlar.
*
Şunu da unutmamak lazımdır ki eğer bir gün İsrail, devlet olarak UCM’de yargılanacaksa bu; Türkiye’nin, İletişim Başkanlığı vesilesiyle elde ettiği ‘savaş suçları’ görüntülerinin oluşturduğu belgeler vesilesiyle olacaktır.
Zira bu süreçte İletişim Başkanlığı, hususi olarak İsrail’in 150’ye yakın yalanını; bizzat Başbakan, devlet kanalları ve devlet yöneticileri vesilesiyle dolaşıma soktuğu yalanları ifşa etmiş ve Filistin’e dünya kamuoyundan sağlanan desteğe çok büyük bir katkı sunmuştur.
*
Hakikat bu iken marazi intikam duygularıyla hareket eden insaf ve vicdan yoksunları için ne söylesek faydasız…