Allah, insanı en güçlü olduğunu sandığı yerden imtihan ediyor. Hani kendini sürekli olarak analitik düşünebilen, süper zeki, çok akıllı sanan, Batıcı, laik, Aydınlanma artığı kesim var ya! Bu ülkede onlar kadar manipülasyona teşne, aklını duygularına ahmakça terk eden, güdülmeye müsait bir kesim yok. Sürekli aşağıladıkları, sürü olmakla itham ettikleri, biat kültüründen geliyorlar dedikleri kesimlere neyi isnat ediyorlarsa, onun on kat şeddelisini yapıyorlar. Sanki tepede bir büyük irade, bunların her birine bir ip bağlamış kukla gibi oynatıyor. Gezi’deki vandalizmden romantik hümanist devrim, İhsan Eliaçık’tan çağdaş-devrimci dini önder, Ekmeleddin İnsanoğlu’ndan Ortadoğu lideri üreten gezici akıl, şimdi de Selahattin Demirtaş’ı sahneye sürdü. Ve artık sazıyla sözüyle, şirin tatlı diliyle Seloband karşınızda. Seloband tek başına büyük orkestra. Seloband öyle muhteşem, ahenkli bir ses çıkartıyor ki, başka söze, saza bile artık gerek kalmadı. Mesela çok demokratik olmak için icat edilen eş başkanlık sisteminin yarısı nerede? Seloband’ın yeni sürümü piyasaya sürüldükten sonra kadın eş başkanının adı bile piyasadan silindi.

Bizim akıl küpü dostlarımız, ne Seloband’ın bu kadar cilalanıp önlerine sunulmasını, ne eş başkanın neden unutturulmaya çalışıldığını, ne de yamalı bohça HDP’nin yeni janjanlı ambalajının sebebini sorgulayacak değiller, ama biz yine de soralım: Yahu ne oldu sizin sorgulama kültürünüze, analitik zekânıza, bireysel karar alabilme becerilerinize… Hani ne oldu ulusalcılık söylemlerinize! Bu Kürtler çok şımartıldı aforizmalarınıza, ülkeyi bölecekler argümanlarınıza, Kürt ismini bile duymak istemeyen Kemalist solculuğunuza… Şimdi hep beraber Demirtaş’ın ne kadar esprili, özgürlükçü olduğunu terennüm edip duruyorsunuz. Kürtçü-ulusalcı-devrimci bir militan arka planından bakıp Selahattin Demirtaş’a her türlü romantik göndermeyi yapabilirsiniz. Ama hayatınızı Türk ulusalcısı, Kemalist olarak sürdürüp oradan buraya varmak akılla, izanla ve hatta vicdanla bağdaşmaz. Size bir sır vereyim mi? Hırs, öfke, kibir ve inat aklı yiyip bitirir a dostlar! Sonra bir bakmışsınız, sizin gibi akılcı kişiler, duygularının esiri oluvermiş.

Duygularınızın esiri olmasaydınız bu kadar Demirtaş övgüsü yaparken, HDP’nin demokrasi için ne kadar mühim olduğunu terennüm ederken, HDP’lilerin müthiş barışçıl(!) adam öldürmelerine, bir lafınız olurdu. Aklınız, kinle sarmaş dolaş duygularınızın esiri olmasaydı, geçtiğimiz hafta HDP’lilerin katlettiği HÜDA-PAR’lılar için söylenecek bir çift akıllı lafınız olurdu. Bırakın aklınızı, azıcık vicdanınız olsaydı olayı ters yüz edip; “HÜDA-PAR’lılar, HDP’ye saldırdı; ama HDP’liler barışçıl bir şekilde onları öldürdü” tarzında saçmalıklarınızı yazıya dökmezdiniz. Hırs, kin, öfke böyle bir şey işte! İktidardakileri yapmakla suçladığınız her şeyi, size küçücük iktidar alanları için yaptırıverir.

Bilirim koyma akıl, akıl olmaz. Bu nedenle bu HDP’ye özgürlükçü, demokratik(!) parti makyajı yapıp sahneye sürenlere, Demirtaş’tan çağdaş(!), demokrat, cesur, süper lider üretip dolaşıma arz edenlere diyecek bir lafım yok. Ayna tutmak filan, bunlar bir işe yaramaz. Hırs sadece aklı kör etmez, gözü de kör eder. Ama gördüğümüzü de söyleyelim; seçim bittiğinde göreceksiniz ki, güvendiğiniz Seloband ne yaralarınıza derman olacak ne de Selobant’ınız yapıştırıldığı yerde duracak. Demedi olmasın…